Multilingual Turkish Dictionary

English

English
INTEGRATED CIRCUIT : English Turkish

n. tümdevre, bütünleşmiş devre, pek çok minyatür iletken ve elektronik bileşenin küçük bir çip üzerine yerleştirilmesinden oluşan elektrik devresi (Bilgisayar)

INTEGRATED CIRCUITS : English Turkish

tümdevreler, entegre devreler, transistorlarda olduğu gibi tek çip üzerinde farklı elektronik bileşen içeren elektrik devreleri

INTEGRATED DRIVE ELECTRONICS : English Turkish

Entegre Sürücü Elektroniği, sürücüler için standart ara yüz, IDE standardı

INTEGRATED ECONOMI : English Turkish

n. karma ekonomi

INTEGRATED FISCAL- MONETARY POLICY : English Turkish

entegre mali para politikası, devletin para arzı ve talebini etkileyerek ekonomik faaliyete müdahale düzeyi ile ilgili politika (Ekonomi)

INTEGRATED HELMET AND DISPLAY SIGHT SYSTEM : English Turkish

IHADSS, pilot kaskının siperinde bilgisayarla işlenmiş uçuş ve hedef verileri göstericisi (pilotun kafasını hareket ettirdiğinde gösterici değişir)

INTEGRATED RESOURCE MANAGEMENT : English Turkish

ütünleşik kaynak yönetimi, bir şirket içerisinde eşit üyeliğe dayalı ödenek kullanımı

INTEGRATED SOFTWARE : English Turkish

entegre yazılım, tümleşik yazılım, farklı uygulamalar arasında veri dosyaları taşıyabilen program (Bilgisayar)

INTEGRATION : English Turkish

n. birleşme, birleştirme, bütünleşme, tamamlama, integralleme

INTEGRATION BY PARTS : English Turkish

parçalı tümlev alma, karmaşık integralleri hesaplama yöntemi (Matematik)

INTEGRATION IN EDUCATION : English Turkish

eğitimde entegrasyon, ırklarına bakılmaksızın tüm öğrencilere bir arada eğitim verilmesi

INTEGRATIONIST : English Turkish

n. ırk ayrımına son verilmesini destekleyen, tüm ırkların tek toplum altında birleştirilmesini destekleyen kimse

INTEGRATIVE : English Turkish

adj. birleştirici, bütünleştirici, bir araya getirme eğiliminde olan; bir bütünlük oluşturmak üzere birleştiren

INTEGRATOR : English Turkish

n. birleştiren kimse veya şey, bütünleştirici kimse veya şey; integral hesaplamaları yapan makine

INTEGRITY : English Turkish

n. tamamlık, bütünlük, sağlamlık, dürüstlük, doğruluk, istikamet

INTEGUMENT : English Turkish

n. kabuk, deri, zar

INTEGUMENTAL : English Turkish

adj. integumental, doğal koruyucu örtü ile ilgili, kaplayıcı kabuk ile ilgili (Anatomi, Zooloji, Botanik)

INTEGUMENTARY : English Turkish

adj. deriye ait, kabukla ilgili

INTEL : English Turkish

n. Intel, Kaliforniya merkezli Amerikan elektronik şirketi, çok çeşitli elektronik ve bilgisayar parçaları üreticisi (yarıiletkenler, mikroişlemciler, yonga setleri ve daha fazlasını içerir)

INTEL PENTIUM : English Turkish

Intel Pentium, Intel şirketinin oldukça yeni merkezi işlemcisi

INTEL PENTIUM PRO : English Turkish

Intel Pentium Pro, Intel şirketinin yeni merkezi işlemcisi

INTEL PROCESSORS : English Turkish

Intel processors, önde gelen bilgisayar yonga işlemcisi şirketi

INTELLECT : English Turkish

n. akıl, zihin gücü, idrak kabiliyeti, zeki kimse, akıllı kimse

INTELLECTUAL : English Turkish

n. entellektüel, aydın, aydın kimse

INTELLECTUAL : English Turkish

adj. zihinsel, zeki, entellektüel, aydın