English
IT RUNS IN THE BLOOD : English Turkish
u kanında var, mayasında var, bu kalıtsal
IT RUNS IN THE FAMILY : English Turkish
ailede de var, tüm aile üyelerinde olan bir özellik, bu kalıtsal
IT SAYS : English Turkish
söylüyor, diyor ki, belirtiyor, iddia ediyor, beyan ediyor
IT SEEMS : English Turkish
gibi geliyor, görünüyor, gözüküyor
IT SEEMS THAT : English Turkish
gibi görünüyor, görünüşe göre, herhalde, anlaşılan
IT SEEMS TO ME : English Turkish
ana öyle geliyor, bana öyle gibi geliyor, bunun öyle olduğunu anlıyorum
IT SENT SHIVERS DOWN HIS SPINE : English Turkish
u tüylerini diken diken etti, o ürperdi, o sarsıldı
IT SERVES HIM RIGHT : English Turkish
hak ettiğini buldu., hak etti., oh olsun
IT SHOULD BE : English Turkish
u,
malı, bu
meli,
olması gerekir; söylenmesi gerekir
IT SHOULD BE MENTIONED : English Turkish
ahsedilmesi gerekir, dile getirilmesi uygun olur
IT SHOULD BE SAID : English Turkish
söylenmesi gerekir, belirtilmesi gerekir
IT SLIPPED MY MIND : English Turkish
aklımdan çıktı, unuttum
IT SMELLS BAD IN MY ROOM : English Turkish
odam kötü kokuyor
IT SNOWED : English Turkish
kar yağdı
IT SO HAPPENS THAT : English Turkish
öyle görünüyor ki, görünen o ki, gibi görünüyor
IT STANDS TO REASON : English Turkish
akla uygun geliyor, mantıklı geliyor, bir manası var, makul, bu düşünülebilir
IT STICKS IN MY GIZZARD : English Turkish
oğazımda kaldı, mideme oturdu
IT STINKS IN ONE'S NOSTRILS : English Turkish
leş gibi kokuyor
IT STRUCK ME : English Turkish
kafama dank etti, birden aklıma geldi, birden düşündüm
IT SUDDENLY DAWNED ON HIM : English Turkish
irden kafasına dank etti, aniden kavradı, birden anladı, aniden aklına geldi
IT SUITS HIM : English Turkish
ona yakışıyor, üzerinde iyi duruyor; onunla rahat, onu memnu ediyor
IT SUITS US FINE : English Turkish
u bize uygun, biz –dan memnunuz, bizim için uygun
IT TAKES : English Turkish
alıyor, gerektiriyor, gerekiyor
IT TAKES TWO TO TANGO : English Turkish
her ikisi de sorumludur, bazı şeyler sadece bir çift olarak yapılabilir
IT TOOK HIM : English Turkish
zamanını aldı, onun belli bir zamanını aldı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani