Multilingual Turkish Dictionary

English

English
IT WILL NOT WASH : English Turkish

unu kimse yutmaz

IT WILL TAKE US A DAY TO REPAIR IT : English Turkish

unu tamir etmek bir gün sürer

IT WON'T HURT : English Turkish

acıtmayacak, ağrılı olmayacak

IT WON'T KILL YOU : English Turkish

seni öldürmez, sana zarar vermez, o kadar da kötü değil

IT WOULD BE GREAT IF : English Turkish

eğer
olursa çok iyi olur, eğer – olursa iyi olur, eğer – olursa mükemmel olur

IT WOULD BE REASONABLE TO ASSUME THAT : English Turkish

-olduğunu farz etmek mantıklı olur, mantıklı düşünürsek,
olduğunu farz etmek mantıklı

IT'D : English Turkish

v. geçmiş zaman belirtmek için başka bir fiille kullanılan fiil

IT'D : English Turkish

v. şart kipi belirtmek için başka bir fiille kullanılan fiil

IT'LL : English Turkish

v. olacak (gelecek zaman belirtmek için başka bir fiil ile kullanılır)

IT'LL : English Turkish

v. olacak (gelecek zaman belirtmek için başka bir fiil ile kullanılır); kesinlikle
olacak

IT'LL BE A LOT OF FUN : English Turkish

çok eğlenceli olacak, çok iyi vakit geçirilecek, çok zevkli olacak

IT'S : English Turkish

v. var, yaşıyor, bir konumu işgal ediyor, belli bir koşulda var olur (üçüncü şahıs tekil)

IT'S : English Turkish

v.
ydi,
oldu

IT'S A BARGAIN : English Turkish

interj. anlaştık, kabul

IT'S A CINCH : English Turkish

çok kolay bir şey, yapılması çok kolay

IT'S A DEAL : English Turkish

anlaştık, tamam

IT'S A DOOZE : English Turkish

(Argo) yapılması çok kolay, uygulanması çok kolay

IT'S A DULL PAIN : English Turkish

ağır bir sancı

IT'S A FAKE COPY : English Turkish

u sahte kopya

IT'S A GREAT PITY : English Turkish

interj. çok yazık

IT'S A LONG STORY : English Turkish

uzun hik3aye, birçok olaylar dizisi, anlatılması uzun sürecek bir hikâye

IT'S A LONG WAY : English Turkish

u uzun bir yol, uzun bir yolculuk, çok uzak bir yer, büyük mesafe

IT'S A NASTY DAY : English Turkish

kötü bir gün

IT'S A NICE DAY : English Turkish

güzel bir gün

IT'S A PIECE OF CAKE : English Turkish

(Argo)bu çocuk oyuncağı, çok kolay (örn.: "Arkadaşım testin çok zor olduğunu söyledi ancak benim için çocuk oyuncağıydı")