Multilingual Turkish Dictionary

English

English
KEYBOARDIST : English Turkish

n. klavyeci, org çalan kimse, piyanoya benzeyen müzik aleti çalan kimse

KEYCHAIN : English Turkish

n. anahtarlık, plastik veya metal anahtar tutma zinciri

KEYED : English Turkish

adj. geçmeli, kilitli, anahtarla kilitlenmiş, anahtar ile kuvvetlendirilmiş; açkısı veya açkıları olan (Müzik); belli bir açkıya ayarlanmış (Müzik)

KEYENCE CORPORATION : English Turkish

n. Keyence Şirketi, sensör ve elektrik sistemleri üreten ve geliştiren Japon şirketi

KEYES : English Turkish

n. bir soyadı

KEYHOLE : English Turkish

n. anahtar deliği, faul atışı [basket.]

KEYING : English Turkish

n. klavye ile yazarak veri girme eylemi (Bilgisayar); bir görüntünün veya metnin başka bir görüntüye eklendiği özel efektler işlemi (Sinema & Televizyon)

KEYLESS : English Turkish

adj. şifresiz, anahtarsız veya tuşsuz; anahtar gerekmeyen

KEYMAN : English Turkish

n. kilit adam

KEYNES : English Turkish

n. Maynard Keynes (
1946), işsizliği önlemek adına kamu harcamalarının artırılmasını ve hükümet müdahalesini savunan itibarlı İngiliz ekonomist

KEYNESIAN : English Turkish

n. Keynezyen, Maynard Keynes'in ekonomik teorilerini destekleyen yada O'nun izinden giden kimse

KEYNESIAN : English Turkish

adj. Keynezyen, Maynard Keynes'in ekonomik teorileri veya O'nun taraftarları ile alakalı yada Maynard Keynes'in ekonomik teorilerine veya O'nun taraftarlarına ait

KEYNESIAN ECONOMICS : English Turkish

Keynezyen ekonomi, talep yönlü iktisat, istikrarlı bir ekonomi ve istihdam düzeyine erişmek için aktif devlet müdahalesini savunan ekonomik teori (Ekonomi)

KEYNESIANISM : English Turkish

n. Keynesçilik, Keynesyencilik, M. Keynes tarafından geliştirilen işsizliği önlemek ve resesyondan kaçınmak için devlet müdahalesini ve kamu harcamalarının artırılmasını savunan ekonomik görüş

KEYNOTE : English Turkish

n. esas nota, temel düşünce, ilke, parti programı

KEYNOTE : English Turkish

v. açış konuşması yapmak, ilkeleri anlatmak, vurgulamak

KEYNOTE ADDRESS : English Turkish

n. açılış konuşması, başlangıç konuşması, önemli konuşma (konferansta veya siyasi mitingde); ana temayı belirleyen konuşma

KEYNOTE SPEECH : English Turkish

açış konuşması

KEYNOTER : English Turkish

n. açış konuşması yapan kimse

KEYPAD : English Turkish

n. klavye

KEYPAL : English Turkish

n. (Kanada ve ABD) İnternette yazışma arkadaşı, elektronik posta arkadaşı, düzenli olarak karşılıklı eposta gönderilen kişi, e-posta yazışmaları yapan kimse

KEYPHONE : English Turkish

n. (Bilgisayar) gelen aramaların başka dâhili hatlara aktarılmasına izin veren ekstra tuşları olan telefon

KEYPUNCH : English Turkish

n. kart zımbası

KEYPUNCH OPERATOR : English Turkish

delgi işletmeni, daktiloda yazan kimse, kâtip

KEYPUNCHER : English Turkish

n. delgi makinesi, kart zımbası; delgi makinesi çalıştıran kimse