English
KIBBLE : English Turkish
v. kabaca öğütmek
KIBBUTZ : English Turkish
n. İsrail'de kollektif çiftlik, kibuts
KIBBUTZ EILON : English Turkish
n. İsrail'de batı Celile'de kibbutz (İsrail'de komünel yerleşke)
KIBBUTZ EVRON : English Turkish
İsrail'in kuzeyinde bulunan Nahariya bölgesinin güneyinde yer alan komünel yerleşke (ismini aynı bölgedeki tarihi bir şehirden alan)
KIBBUTZ MEMBER : English Turkish
kibbutz üyesi, İsrail’de kolektif çiftlik üyesi
KIBBUTZNIK : English Turkish
n. kibbutz üyesi, kolektif çiftlikte yaşayan ve çalışan kimse (İsrail)
KIBE : English Turkish
n. ayakta oluşan çatlak, topukta oluşan yarık
KIBEI : English Turkish
n. ABD'de doğan ve Japonya'da eğitim gören kişi
KIBITZ : English Turkish
v. (Resmi olmayan) burnunu sokmak, karışmak, istenmediği halde öğüt vermek, araya girmek; konuşmak, sohbet etmek
KIBITZER : English Turkish
n. (Konuşma dili) burnunu sokan kimse, karışan kimse, istenmediği halde öğüt veren kimse, araya giren kimse, işgüzar; sohbet eden kimse
KIBOSH : English Turkish
n. saçma
KIBOWI : English Turkish
n. Hollanda'da üretilen kivi likörü
KICK : English Turkish
n. tekme, tepme, geri tepme, enerji, heyecan, zevk, sertlik, karşı gelme, yakınma, çifte
KICK : English Turkish
v. tekmelemek, tekme atmak, tepmek, çitme atmak, tepinmek, teklemek, geri tepmek, yakınmak, sızlanmak, bırakmak, vazgeçmek
KICK ABOUT : English Turkish
sağa sola atmak (top)
KICK AGAINST THE PRICKS : English Turkish
karşı çıkmak, hoş olmayan şeylere itiraz etmek
KICK AND STAMP : English Turkish
v. tepinmek
KICK AROUND : English Turkish
kötüye kullanmak, kötü davranmak; amaçsızca dolaşmak
KICK ASS : English Turkish
(Argo) harika olmak, mükemmel olmak; birini tekme tokat dövmek, birine fiziksel olarak zarar vermek
KICK BACK : English Turkish
geri tepmek
KICK BOXING : English Turkish
n. kik boks, boksörlerin çıplak ayakla vurmalarına izin verilen dövüş sporu türü, yarışmacının rakibini yumruklayarak ve tekmeleyerek yenmeye çalıştığı spor
KICK BUTT : English Turkish
v. (Argo) bir hedefe ulaşmak için kuvvetli veya zorlayıcı önlemler kullanmak; ezici bir üstünlükle yenmek; çok şaşırtıcı olmak
KICK DOWN : English Turkish
n. otomatik araçta gaz pedalına basarak vitesi düşürme (Argo)
KICK DOWN THE LADDER : English Turkish
v. merdivenden düşmek
KICK DRUM : English Turkish
ateri takımındaki bas davulu (ayak pedalı içe çalınan)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani