English
KNESSET MEMBER : English Turkish
İsrail Parlementosu üyesi
KNESSET PLENUM : English Turkish
Knesset genel kurulu, tüm İsrail Parlementosu, İsrail Parlementosu'nun 120 üyesinin tamamı
KNESSET RECESS : English Turkish
Knesset tatili, yılın İsrail Parlementosu'nun toplanmadığı bölümü, İsrail Parlementosu'nun faaliyetlerine verdiği yıllık ara
KNESSET SLATE : English Turkish
Knesset adayı, İsrail Parlemento seçimleri için yarışan adayların listesi
KNESSET SPEAKER : English Turkish
Parlamento Sözcüsü, Parlamento Başkanı, İsrail Parlamentosu'nu yöneten kişi
KNESSET SPEAKER'S OFFICE : English Turkish
Barlamento Başkanı'nın Ofisi, İsrail Parlemento lideri konumunda
KNEW HIS PLACE : English Turkish
kendi yerini buldu, hayattaki görevini anladı
KNEW HOW HE FELT : English Turkish
onun kendini nasıl hissettiğini biliyordu, onu anladı, kendini onunla özdeşleştirdi, onun duygularını anlayabildi
KNEW NOTHING OF LIFE : English Turkish
hayatla ilgili fazla bilgisi yoktu, hayat hakkında hiçbir şey bilmiyordu, saftı
KNEW THE SMELL OF GUNPOWDER : English Turkish
savaşa katıldı, mücadelede yer aldı
KNEW WELL : English Turkish
iyi biliyordu, hakkında her şeyi biliyordu; ile çok iyi tanışıyordu (kişi), birini yakından tanıyordu (birini)
KNICK KNACK : English Turkish
ıvır zıvır, biblo, önemsiz şey, ufak biblo, çerez, küçük biblo
KNICKERBOCKER : English Turkish
n. new yorklu, new york'un yerlisi
KNICKERBOCKERS : English Turkish
n. golf pantolonu, paçalı kadın donu
KNICKERED : English Turkish
adj. kısa pantolon giyen, diz kısmı büzgülü olan kısa pantolon giyen; külot giyen (British)
KNICKERS : English Turkish
n. kısa pantolon, paçalı kadın donu
KNICKKNACK : English Turkish
n. biblo, süs eşyası, aksesuar
KNIFE : English Turkish
n. bıçak
KNIFE : English Turkish
v. kesmek, bıçaklamak, arkadan vurmak
KNIFE AND FORK : English Turkish
n. çok yiyen kimse
KNIFE EDGE : English Turkish
ıçak ağzı
KNIFE EDGED : English Turkish
adj. bıçak ağzı gibi
KNIFE GRINDER : English Turkish
ileyici, bileği taşı
KNIFE WOUND : English Turkish
n. bıçak yarası
KNIFE-DRAWING : English Turkish
ıçak çekme, bıçağı şiddetli eylem sırasında kullanma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani