Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LASTINGNESS : English Turkish

n. kalıcılık, dayanıklılık, süreklilik, devamlılık

LASTLY : English Turkish

adv. son olarak, nihayet

LASZLO : English Turkish

n. ilk ad; bir soyadı

LASZLO BIRO : English Turkish

n. Ladislao Josef Biro (
1985), Biro tükenmez kaleminin Macar mucidi

LAT : English Turkish

n. eski Leton para birimi

LAT. : English Turkish

n. enlem, ekvatorun kuzeyinde veya güneyinde bulunan meridyenin açısal mesafesi (Coğrafya)

LATA : English Turkish

ir veya daha fazla yerel telefon santrallerinden oluşan ve telefon hizmetlerinin yönetilmesi için kullanılan coğrafi yer (Telekomünikasyon)

LATA : English Turkish

n. başkalarının konuşmalarını veya eylemlerini obsesif bir şekilde taklit etme ile tanımlanan isterik nevroz hastalığının Malay dilindeki adı (ayrıca latah)

LATAH : English Turkish

n. başkalarının konuşmalarını veya eylemlerini obsesif bir şekilde taklit etme ile tanımlanan isterik nevroz hastalığının Malay dilindeki adı (ayrıca lata)

LATAKIA : English Turkish

n. Suriye'de liman şehri; Türk tütünü türü

LATCH : English Turkish

n. kapı mandalı, mandal, pencere mandalı, pencere kilidi

LATCH : English Turkish

v. tutturmak, mandallamak

LATCH ON TO : English Turkish

v. asılı durmak, benimsemek, kavramak, anlamak

LATCHET : English Turkish

n. ayakkabı bağı, ayakkabın kayışı (Eski kullanım)

LATCHING : English Turkish

n. mandallama, mandal kullanarak kapatma veya tutturma; içinden yelken temeline koruyucu kapak tutturulan halka (Denizcilik)

LATCHING : English Turkish

adj. mandallama, kilitleme, kapatma, bağlama

LATCHKEY : English Turkish

n. kapı anahtarı, ön kapı anahtarı

LATCHKEY CHILD : English Turkish

anne babası çalışan çocuk

LATCHSTRING : English Turkish

n. mandal ipi, kapı içinden geçen ip (kapı mandalını dışardan açmak için)

LATE : English Turkish

adj. geç, gecikmiş, geç kalan, son, son zamanlarda olan, geçen, eski, rahmetli

LATE AT NIGHT : English Turkish

gecenin geç saatinde, gece yarısı, gecenin ilerleyen saatlerinde

LATE BLOOMER : English Turkish

geç olgunlaşan kimse, normalden daha geç bir yaşta olgunlaşan kimse

LATE CHARGE : English Turkish

gecikme cezası, faturanın zamanında ödenmediği için kesilen ceza

LATE CHILD : English Turkish

geç dünyaya gelen çocuk, ailenin son çocuğu, yaşlı anne babadan doğan çocuk

LATE DEVELOPER : English Turkish

yaşının gerisinde gelişme gösteren kimse