Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LATE IGNITION : English Turkish

gecikmeli ateşleme, bir aracın çalıştırma mekanizmasındaki bozukluk

LATE IN THE AFTERNOON : English Turkish

öğleden sonra geç saatlerde, akşama doğru

LATE IN THE DAY : English Turkish

günün geç saatlerinde, akşama doğru

LATE MODEL : English Turkish

son model, güncel model, yakın zamanda yapılmış olan model

LATE PLATE : English Turkish

genel olarak servis yapıldığı saatten daha geç bir saate yenilen öğün (genellikle öğle veya akşam yemeği) (Rice Üniversitesinde kullanılan terim)

LATE REGISTRATION : English Turkish

gecikmiş kayıt, resmi kayıt süresi sona erdikten sonra yapılan kayıt

LATE RISER : English Turkish

n. geç kalkan

LATE SHOW : English Turkish

geç saatte gösterilen program, akşam dokuzdan sonra başlayan film

LATE-BORN : English Turkish

geç dünyaya gelen çocuk, ailenin son çocuğu, yaşlı anne babadan doğan çocuk

LATE-ONSET ALZHEIMER'S DISEASE : English Turkish

n. geç başlayan Alzaymır hastalığı, genellikle 65 yaşın üstünde ortaya çıkan Alzheimer hastalığının en yaygın şekli

LATECOMER : English Turkish

n. geç kalan kimse, geç gelen kimse

LATEEN : English Turkish

adj. yakın zamanda

LATELY : English Turkish

adv. son günlerde, son zamanlarda, geçenlerde

LATENCY : English Turkish

n. henüz ortaya çıkmamış olma, gizli olarak var olma

LATENCY PERIOD : English Turkish

latens dönem, çocuk gelişiminde 5 ve 12 yaşları arası olan dönem

LATENESS : English Turkish

n. geç olma, geç kalma, gecikme

LATENT : English Turkish

adj. gizli, belirti göstermeyen, gizli olarak var olan

LATENT ABILITIES : English Turkish

n. gizli yetenekler

LATENT DEFECT : English Turkish

sonradan ortaya çıkan kusur, gizli kusur, görünmez kusur

LATENT FEAR : English Turkish

gizli korku, etkin olmayan korku, gizlenmiş olan korku

LATENT HEAT : English Turkish

gizli ısı, bir maddeyi başka bir hale dönüştürmek için gereken ısı miktarı; vücut ısısını etkilemeyen sıcaklık

LATENT PERIOD : English Turkish

kuluçka devresi

LATENTLY : English Turkish

adv. gizli bir şekilde, belirti göstermeyen bir şekilde; saklı olarak; durgun bir şekilde, uyku halinde olan bir şekilde

LATER : English Turkish

adv. daha sonra, sonra, sonradan

LATER IN THE DAY : English Turkish

günün geç saatlerinde, gün sonuna doğru