Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LEATHERETTE : English Turkish

n. meşin benzeri kâğıt, suni deri

LEATHERINESS : English Turkish

n. deri gibi olma niteliği, deri kalitesi; dayanıklılık

LEATHERING : English Turkish

n. kayışla dövme, dayak atma

LEATHERN : English Turkish

adj. kösele gibi, kayış gibi; deriden yapılan; deriye benzeyen

LEATHERNECK : English Turkish

n. deniz eri [amer.]

LEATHEROID : English Turkish

n. suni deri, yapay deri

LEATHERS : English Turkish

n. deri pantolon, dizlikler

LEATHERWORKER : English Turkish

n. deri işinde çalışan kimse, deri işleyen kimse, deri zanaatkârlığı ile uğraşan kimse

LEATHERY : English Turkish

adj. kösele gibi, kayış gibi

LEATHERY HANDS : English Turkish

n. kösele gibi sert eller

LEAVE : English Turkish

n. müsaade, izin, ruhsat; veda

LEAVE : English Turkish

v. ayrılmak, bırakmak, terketmek; yola çıkmak; kalkmak; kalmak; unutmak (eşya); vazgeçmek, caymak

LEAVE A BAD TASTE IN ONE'S MOUTH : English Turkish

ağzında kötü bir tat bırakmak, kötü izlenim bırakmak

LEAVE A BLANK : English Turkish

v. boşluk bırakmak

LEAVE A MESSAGE : English Turkish

v. mesaj bırakmak

LEAVE A PROFIT : English Turkish

v. kâr bırakmak

LEAVE A VACUUM : English Turkish

oşluk bırakma, arkasından boş yer bırakma, oyuk bırakma

LEAVE ABOUT : English Turkish

v. ortalıkta bırakmak

LEAVE ALONE : English Turkish

yalnız bırakmak, rahat bırakmak, kendi haline bırakmak, karışmamak

LEAVE ASIDE : English Turkish

v. bir kenara bırakmak, ilgilenmemek

LEAVE ASTERN : English Turkish

v. geride bırakmak

LEAVE BEHIND : English Turkish

geride bırakmak, geçmek, iz bırakmak, unutmak (eşya)

LEAVE BEHIND FOR POSTERITY : English Turkish

gelecek kuşaklar için bırakmak, gelecek nesillere bırakmak, geleceğe miras bırakmak

LEAVE COLD : English Turkish

vız gelmek, etkilememek

LEAVE HOLDING THE BAG : English Turkish

üzerine yıkmak, sonuçlara başka birinin katlanmasına bırakmak, sorumluluğu başka birine yüklemek