English
LEBANON WAR : English Turkish
Lübnan savaşı, "Celile için Barış" operasyonu (1982)
LEBENSRAUM : English Turkish
n. yaşam alanı, bir ülkenin ulus olarak hayatta kalması veya ticaretin büyümesi için gerekli olarak kabul ettiği bölge (özellikle Nazi Almanya’sına istinaden)
LEBERECHT : English Turkish
n. bir soyadı
LEC : English Turkish
yerel telefon şirketi, belirli bir coğrafi alanda yerel telefon hizmeti sağlayan şirket (Telekomünikasyon)
LECH : English Turkish
n. şehvet
LECH : English Turkish
v. şehvet düşkünü olmak, hırs beslemek
LECH VALENSA : English Turkish
Leh Valesa, (1943 doğumlu) 1983 Nobel Barış Ödülü sahibi, komünizmin çöküşünden 1995 yılına kadar Polonya'nın devlet başkanı, Polonya işçi lideri
LECH WALESA : English Turkish
Leh Valesa, (1943 doğumlu) 1983 Nobel Barış Ödülü sahibi, komünizmin çöküşünden 1995 yılına kadar Polonya'nın devlet başkanı, Polonya işçi sınıfı lideri
LECHER : English Turkish
n. zampara, çapkın erkek, şehvet düşkünü
LECHEROUS : English Turkish
adj. zampara, çapkın, şehvet düşkünü
LECHEROUSLY : English Turkish
adv. şehvet düşkünü bir şekilde, azgın bir şekilde, çapkın bir şekilde, şehvetle
LECHEROUSNESS : English Turkish
n. şehvet düşkünü olma
LECHERY : English Turkish
n. zamparalık, çapkınlık, şehvet düşkünlüğü
LECHI : English Turkish
n. İsrail Bağımsızlık Savaşçıları, İngiliz yönetimi esnasında İsrail'de faaliyet gösteren Yahudi savaşçıların yeraltı teşkilatı
LECITHAL : English Turkish
adj. yumurta sarısı içeren (yumurta hakkında)
LECITHIC : English Turkish
adj. yumurta sarısı içeren (yumurta hakkında)
LECITHIN : English Turkish
n. lesitin, bitkisel ve hayvansal dokularda bulunan yağlı madde
LECITHINASE : English Turkish
n. lesitinaz, lesitini hidroliz eden birkaç enzimden herhangi biri
LECITHOID : English Turkish
adj. (Kimya) lesitinle ilgili, lesitine ait, lesitine benzeyen (yağlı madde)
LECTERN : English Turkish
n. kürsü (kilise), rahle
LECTIN : English Turkish
n. lektin, belirli karbonhidratlara bağlanan birkaç bitki proteininden herhangi biri (Biyokimya)
LECTION : English Turkish
n. Kutsal Kitap pasajı, ibadet sırasında kilisede okunan Kutsal Kitaba ait bölüm; bir metnin alternatif versiyonu
LECTIONARY : English Turkish
n. Kutsal Kitap pasajları derlemesi, ibadet sırasında kilisede okunan Kutsal Kitaba ait bölümler derlemesi
LECTOR : English Turkish
n. profesör, okutman (yüksekokulda, üniversitede, vs.); kilisede Kutsal Kitaba ait bölümler okuyan kimse
LECTURE : English Turkish
n. konferans, ders, uzun öğüt, uyarı, azar
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani