English
LEAVE IN PEACE : English Turkish
ahat bırakmak
LEAVE IN THE LURCH : English Turkish
v. yüzüstü bırakmak, zor durumda terketmek
LEAVE ME ALONE : English Turkish
eni yalnız bırak
LEAVE ME IN YOUR MOTHER : English Turkish
(İbranicede Argo – İsrail’de ortaya çıkan) "beni rahat bırak", kendisine teklif edilen bir şeyle ilgilenmediği için rahatsız edilmek istemediğini belirten alaylı ifade (örn.: "Tom: 'hadi gidip Johnny’yi dövelim'. Bob: 'ben ilgilenmiyorum, beni rahat bırak")
LEAVE NO STONE UNTURNED : English Turkish
v. didik didik aramak, tamamıyla ve kapsamlı bir biçimde bakmak ve aramak; çok dikkatli aramak; elinden gelen her şeyi yapmak; bir görevi yerine getirmek için elinden geleni yapmak
LEAVE NO STONE UNTURNED IN EFFORTS TO : English Turkish
v.
mak için didik didik aramak, bulmak için elinden gelen her şeyi yapmak, her köşede aramak
LEAVE NOTHING TO ACCIDENT : English Turkish
v. hiçbir şeyi tesadüfe bırakmamak
LEAVE OF ABSENCE : English Turkish
izin, ücretsiz izin
LEAVE OFF : English Turkish
salıvermek, dinmek, giymemek, takmamak, sonuçlandırmak, bitirmek, bırakmak, vazgeçmek, sona ermek, bitmek
LEAVE ON : English Turkish
v. çıkarmamak (elbise), açık bırakmak (ışık vb.)
LEAVE OUT : English Turkish
atlamak, unutmak, ihmal etmek, üzerinde durmamak, karıştırmamak, dışında tutmak
LEAVE OUT OF ACCOUNT : English Turkish
hesaba katmamak, dikkate almamak, saymamak
LEAVE OVER : English Turkish
ertelemek
LEAVE POLITICS ASIDE : English Turkish
politikayı bir kenara bırak, politikayı unut, politikayı konun dışında tut
LEAVE SMB. IN THE LURCH : English Turkish
v. yüzüstü bırakmak
LEAVE SMB. TO ONE'S OWN DEVICES : English Turkish
kendi haline bırakmak, işine karışmamak
LEAVE SMB. TO ONESELF : English Turkish
v. yalnız bırakmak, kendi başına bırakmak
LEAVE SMB. WONDERING : English Turkish
v. merakta bırakmak
LEAVE SMTH. UNDONE : English Turkish
v. yapmadan bırakmak, yarıda bırakmak
LEAVE TAKING : English Turkish
veda etme, ayrılma
LEAVE THE BEATEN PATH : English Turkish
herkesin gittiği yoldan gitmemek, çığır açmak
LEAVE THE CHAIR : English Turkish
aşkanlığı bırakmak
LEAVE THE TABLE : English Turkish
masayı terk etmek, kalkmak ve masadan uzaklaşmak
LEAVE TO APPEAL : English Turkish
temyiz hakkı vermek, bir mahkeme kararı için temyiz hakkı sunmaya izin vermek
LEAVE TO CHANCE : English Turkish
şansa bırakmak, kadere bırakmak, kadere teslim etmek, kendiliğinden olmasına izin vermek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani