Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LEGITIMATE REQUEST : English Turkish

haklı talep, kabul edilebilir talep

LEGITIMATE USE : English Turkish

yasal kullanım, meşru kullanım, kanuni kullanım

LEGITIMATED : English Turkish

adj. yasallaşmış, meşrulaşmış

LEGITIMATELY : English Turkish

adv. yasal bir şekilde, meşru bir şekilde

LEGITIMATENESS : English Turkish

n. yasal olma durumu, meşru olma durumu; yasallık

LEGITIMATION : English Turkish

n. meşrulaştırma, onaylama, onay

LEGITIMATISE : English Turkish

v. yasal hale getirmek, meşrutiyet vermek; yasallaştırmak; haklı çıkarmak (ayrıca legitimize)

LEGITIMATISED : English Turkish

adj. yasal hale getirilmiş, meşrutiyet verilmiş, yasallaştırılmış (ayrıca legitimatized)

LEGITIMATIZE : English Turkish

v. onaylamak, babası olduğunu onaylamak, yasal hale getirmek, tanımak, haklı çıkarmak, mazur göstermek

LEGITIMATIZED : English Turkish

adj. yasal hale getirilmiş, meşrutiyet verilmiş, yasallaştırılmış (ayrıca legitimatised)

LEGITIMISATION : English Turkish

n. yasallaştırma, bir şeyi meşru yapma veya meşru olduğunu ilan etme, kanunlaştırma, yetki verme (ayrıca legitimization)

LEGITIMISE : English Turkish

v. yasal hale getirmek, meşrutiyet vermek, yetki vermek, yasallaştırmak (ayrıca legitimize)

LEGITIMIST : English Turkish

n. yasal yetki taraftarı (özellikle tahta dayalı veya doğrudan miras kalan hak ile ilgili)

LEGITIMIZATION : English Turkish

n. yasallaştırma, bir şeyi meşru yapma veya meşru olduğunu ilan etme, kanunlaştırma, yetki verme (ayrıca legitimisation)

LEGITIMIZE : English Turkish

v. onaylamak, babası olduğunu onaylamak, yasal hale getirmek, tanımak, haklı çıkarmak, mazur göstermek

LEGITIMIZED : English Turkish

adj. yasal hale getirilmiş, meşrutiyet verilmiş, kabul edilir hale getirilmiş (ayrıca legitimatised)

LEGITIMIZER : English Turkish

n. yasal hale getiren kimse, onaylayan kimse, bir şeyi kanuni veya geçerli yapan kimse

LEGLESS : English Turkish

adj. bacaksız

LEGMAN : English Turkish

n. muhabir, gazeteci, ayak işlerine bakan kimse, çırak

LEGO : English Turkish

n. lego

LEGROOM : English Turkish

n. ayak yeri, ayak koyma yeri

LEGS : English Turkish

n. bacaklar

LEGUME : English Turkish

n. tane, tohum (baklagiller), baklagillerden bitki

LEGUME FAMILY : English Turkish

n. baklagiller familyası, fasulye tanesi zarı veren büyük ağaçlar ve bitkiler familyası

LEGUMES : English Turkish

n. bakliyat