Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LICK THE BOOTS : English Turkish

ayaklarına kapanmak, yaltaklanmak, çıkar elde etmek için hoş şeyler söylemek, kompliman yapmak, pohpohlamak

LICK THE DUST : English Turkish

yerlerde sürünmek, kendini alçaltmak, öldürülmek

LICK THE WOUNDS : English Turkish

yaralarını sarmak, acısını hafifletmek, yaralarını iyileştirmek

LICK UP : English Turkish

(Argo ) kıç yalamak

LICKED HIS BOOTS : English Turkish

ayaklarına kapandı, yaltaklandı, çıkar elde etmek için hoş şeyler söyledi, kompliman yaptı, pohpohladı

LICKED HIS WOUNDS : English Turkish

onun yaralarını sardı, onun acısını hafifletti, onun yaralarını iyileştirdi

LICKED UP TO HIM : English Turkish

onun kıçını yaladı, ayaklarına kapandı, yaltaklandı, çıkar elde etmek için ona hoş şeyler söyledi, ona kompliman yaptı, onu pohpohladı

LICKER : English Turkish

n. yalayıcı, yalayan kimse veya şey

LICKERISH : English Turkish

adj. ağzının tadını bilen, obur

LICKETY SPLIT : English Turkish

adv. çarçabuk, çabucak

LICKETY-SPLIT : English Turkish

çabucak, hızlı bir şekilde, mümkün olduğu kadar çabuk

LICKING : English Turkish

n. yalama, yalayış, dayak, yenilgi

LICKSPITTLE : English Turkish

n. yaltakçı, yalaka, yağcı

LICORICE : English Turkish

n. meyankökü

LID : English Turkish

n. kapak, gözkapağı

LIDB : English Turkish

telefon hatlarını ve fatura bilgilerini doğrulamak için yerel telefon şirketlerinin kullandığı veritabanı türü (Bilgisayar)

LIDDED : English Turkish

adj. kapaklı, kapakla kapatılmış; belli türden veya çeşitten kapakları olan

LIDLESS : English Turkish

adj. kapaksız, örtüsü olmayan, kapağı olmayan; gözkapakları olmayan; uyanık, açıkgöz

LIDO : English Turkish

n. lido, yüzme havuzu

LIDO DECK : English Turkish

n. yolcu gemisinde yüzme havuzunu çevreleyen alan

LIDOCAINE : English Turkish

n. lidokain, lokal anestetik olarak kullanılan sentetik toz

LIE : English Turkish

n. yalan, yatış, konum, palavra, durum

LIE : English Turkish

v. yalan söylemek, kandırmak, yatmak, uzanmak, mideye oturmak, yasal olmak

LIE ABED : English Turkish

geç kalkan kimse

LIE AT ONE'S DOOR : English Turkish

sorumluluğu kendine ait olarak, başkasını suçlayamayacak şekilde olmak, riski sana ait olarak