English
LIFT SANCTIONS : English Turkish
yaptırımları kaldırmak, yaptırımları iptal etmek, uluslararası cezaları iptal etmek, boykot veya ambargoları kaldırmak
LIFT THE CLOSURE : English Turkish
ambargoyu kaldırmak, ambargoyu durdurmak, bir boykotu veya yasağı durdurmak
LIFT THE CURTAIN : English Turkish
esrar perdesini kaldırmak
LIFT UP : English Turkish
kaldırmak, yukarı kaldırmak, yükseltmek
LIFT UP ONE'S VOICE : English Turkish
sesini yükseltmek, bağırmak haykırmak, yüksek sesle söylemek
LIFT WEIGHTS : English Turkish
ağırlık kaldırmak, dambul veya başka ağrılıklar kaldırmak, ağırlık kaldırma egzersizlerinde yer almak
LIFT-OFF : English Turkish
havalanma, kalkış, uçağı uçuşa geçirme (uçak hakkında)
LIFTBOY : English Turkish
n. asansörcü, asansör operatörü
LIFTED : English Turkish
adj. kalkık, kaldırılmış, yükseltilmiş; mutlu, neşeli (ruh hali hakkında)
LIFTED HANDS : English Turkish
kaldırılmış eller, havada olan eller; dua sırasında elleri kaldırma
LIFTED HIS GAZE : English Turkish
yukarı doğru baktı, gözlerini kaldırdı, gözlerini yukarı doğru çevirdi, bakmak için başını kaldırdı
LIFTER : English Turkish
n. halterci, vinç, kaldırıcı, hırsız, yankesici
LIFTING : English Turkish
n. kaldırma, germe
LIFTING : English Turkish
adj. kaldırma
LIFTING A FINGER : English Turkish
parmak kaldırmak, parmağını havaya doğru yükseltmek, parmağını hareket ettirmek
LIFTING JACK : English Turkish
n. vinç, kriko
LIFTING THE CURTAIN : English Turkish
ayrı tüzel kişilerin varlığını önemsememek
LIFTING UP : English Turkish
kalkma, yükselme
LIFTOFF : English Turkish
n. havalanma, uçağın veya roketin havaya doğru yükselmesi; uçağın veya roketin havaya doğru yükseldiği an
LIGAMENT : English Turkish
n. bağ, bağdoku, kiriş
LIGAMENTARY : English Turkish
adj. bağdokuya ait veya ilgili, kirişe ait veya ilgili, bağ oluşturan (Anatomi)
LIGAMENTOUS : English Turkish
adj. bağdokuya ait veya ilgili, kirişe ait veya ilgili, bağ oluşturan (Anatomi)
LIGAMENTUM : English Turkish
n. bağ, bağdoku, kemikleri ve kıkırdağı bağlayan organları destekleyen esnek doku (Anatomi)
LIGAN : English Turkish
n. daha sonra bulunması için batmayan bir şey ile tutturulan ve denize atılan bir şey (ayrıca lagan)
LIGATE : English Turkish
v. bağlamak, düğümlemek, bir araya bağlamak, tutturmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani