Multilingual Turkish Dictionary

English

English
PUT IT ON THICK : English Turkish

abartmak, şişirmek

PUT IT OVER ON : English Turkish

kazıklamak, aldatmak

PUT LEVERAGE ON SMB : English Turkish

askı yapmak, yaptırım uygulamak

PUT ME IN MIND OF IT : English Turkish

hatırlat, bana hatırlat

PUT MONEY : English Turkish

v. para koymak

PUT OFF : English Turkish

ertelemek, baştan savmak, soğutmak, canını sıkmak, zorla indirmek, oyalamak, sonraya bırakmak, savsaklamak, atlatmak, engel olmak, yutturmak, çıkarmak (elbise), bırakmak, üstünden atmak, kurtulmak, kaçırmak (iştah), kırmak (cesaret), denize açılmak

PUT ON : English Turkish

giymek, almak (kilo), giyinmek, takınmak, abartmak, eklemek, artırmak, ileri almak, üzerine bahse girmek, yakmak (ışık), çalıştırmak, sahnelemek, sayı yapmak, yapmak (makyaj)

PUT ON A STOPPER : English Turkish

v. tıpalamak

PUT ON AIRS : English Turkish

hava atmak, havalara girmek, fiyaka yapmak

PUT ON AN ACT : English Turkish

hava atmak, caka satmak

PUT ON DOG : English Turkish

çalım satmak, hava atmak

PUT ON FLESH : English Turkish

şişmanlamak, kilo almak

PUT ON ONE SIDE : English Turkish

ir kenara koymak, sonraya bırakmak

PUT ON ONE'S BEST BIB AND TUCKER : English Turkish

takıp takıştırmak, en güzel giysilerini giymek

PUT ON ONE'S HAT : English Turkish

v. şapkasını giymek

PUT ON PAPER : English Turkish

v. yazıya dökmek, yazmak

PUT ON SIDE : English Turkish

hava atmak, caka satmak

PUT ON STYLE : English Turkish

v. tavır takınmak, kibarlık taslamak

PUT ON THE BRAKES : English Turkish

frenlere asılmak

PUT ON THE LINE : English Turkish

v. riske atmak, tehlikeye atmak

PUT ON THE MAP : English Turkish

adını duyurmak (yer)

PUT ON THE MARKET : English Turkish

satışa çıkarmak, satışa sunmak, piyasaya çıkarmak

PUT ON THE SCENT : English Turkish

ele vermek, ihbar etmek

PUT ON THE STAGE : English Turkish

v. sahnelemek

PUT ON WEIGHT : English Turkish

almak