English
WELDING TORCH : English Turkish
hamlaç, kaynak hamlacı, kaynakçı şaloması, ısıtarak metalleri birbirine birleştirmek için kullanılan hamlaç
WELDMENT : English Turkish
n. kaynatma, kaynaklı parça, birçok kaynaklı parçadan oluşan ünite
WELDON JOHN TEAGARDEN : English Turkish
n. (
1964) Jack Teagarden olarak bilinen, Amerikalı cazcı trombonist ve şarkıcı
WELFARE : English Turkish
n. refah, mutluluk, sağlık, sosyal yardımlaşma, yardım
WELFARE BENEFIT : English Turkish
yoksullara yardım, düşkünlere yardım, ihtiyacı olan insanlara yardım
WELFARE BENEFITS : English Turkish
sosyal yardım, devlet kurumu veya başka kurumlarca işsiz olan veya maddi ihtiyacı olan kimselere yapılan mali veya başka türlü yardım
WELFARE DEPARTMENT : English Turkish
efah departmanı, bir belediyenin gelir meseleleriyle ilgilenen birimi; muhtaç durumdaki insanlara yardım eden birim
WELFARE ECONOMICS : English Turkish
efah ekonomisi, gönenç iktisadı, halka sosyal yardımlar sağlama amacı giden ekonomi
WELFARE MINISTRY : English Turkish
sosyal yardım bakanlığı, sosyal yardım programlarını yürüten devlet kurumu
WELFARE OFFICER : English Turkish
sosyal işler memuru, sosyal hizmetler memuru, refah memuru, askerlerin kişisel sorunlarıyla ilgilenen görevli
WELFARE STATE : English Turkish
efah devleti
WELFARE STATISM : English Turkish
n. refah devletçiliği
WELFARE WORK : English Turkish
sosyal yardım çalışmaları
WELFARE WORKER : English Turkish
n. sosyal görevli, sosyal yardım uzmanı
WELFARISM : English Turkish
n. refah devletçiliği
WELKIN : English Turkish
n. gökyüzü, sema, gök kubbe
WELL : English Turkish
n. iyi durum, kuyu, kaynak, çeşme, asansör boşluğu, merdiven boşluğu, sahanlık, bagaj, petrol kuyusu, sondaj kuyusu
WELL : English Turkish
v. fışkırmak, kaynamak
WELL : English Turkish
adj. iyi, hoş, güzel, sağlıklı, iyi durumda, uygun, yerinde
WELL : English Turkish
adv. adamakıllı, iyi, hoş, çok, iyice, güzelce, dikkatlice, kolayca, oldukça, epey, tamamen
WELL : English Turkish
interj. öyleyse, peki, şey, ya
WELL ADVISED : English Turkish
akıllı, tedbirli, temkinli, ihtiyatlı, iyice düşünülmüş
WELL APPOINTED : English Turkish
iyi döşenmiş
WELL BALANCED : English Turkish
dengeli, hesaplı
WELL BEHAVED : English Turkish
terbiyeli, efendi, uslu
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani