Multilingual Turkish Dictionary

English

English
WELL BEING : English Turkish

iyilik, iyi oluş, sağlık, mutluluk

WELL BELOVED : English Turkish

adj. değerli, biricik, sevgili

WELL BORN : English Turkish

n. soylu, kibar

WELL BRED : English Turkish

soylu, asil, cins, görgülü

WELL BUILT : English Turkish

kaslı

WELL CHOSEN : English Turkish

adj. seçkin, iyi seçilmiş

WELL CONNECTED : English Turkish

çevresi geniş, iyi aileden gelen

WELL CONSIDERED : English Turkish

adj. iyi düşünülmüş, dikkate alınmış, saygıdeğer

WELL COORDINATED : English Turkish

adj. derli toplu

WELL CUT : English Turkish

adj. biçimli

WELL DEVELOPED : English Turkish

adj. boylu boslu

WELL DIRECTED : English Turkish

isabetli, hedefini şaşmayan

WELL DISCIPLINED : English Turkish

adj. disiplinli

WELL DISPOSED : English Turkish

iyi niyetli, kibar, nazik, yardımsever, doştça

WELL DOER : English Turkish

n. iyilik yapan, bakasına iyilikte bulunan; iyiliksever, hayırsever, yardımsever; iyi ifa eden, iyi yapan, iyi yapıcı

WELL DONE : English Turkish

aferin, bravo

WELL DONE! : English Turkish

aferin!, tebrikler!, bravo!, iyi iş!

WELL DONE, PLEASE : English Turkish

çok pişmiş lütfen

WELL DRILLING : English Turkish

n. kuyu kazma, sondaj yapma, delik açma, doğal kaynak (petrol, doğalgaz vs) çıkarmak için yeryüzünde delik açılması işlemi

WELL EARNED : English Turkish

adj. iyi gelirli, kazancı yerinde

WELL EDUCATED : English Turkish

adj. kültürlü

WELL ENDOWED : English Turkish

adj. hali vakti yerinde, zengin, varlıklı

WELL ENDOWED WITH : English Turkish

adj. özene bezene yaratılmış

WELL ENOUGH : English Turkish

yeterince iyi, iyi, pekâla

WELL ESTABLISHED : English Turkish

iyi temelli, sağlam temelli, güvenli bir temeli olan; iyi anlaşılmış olan