English
CONCURRENT REPAIR PARTS : English Turkish military
MALZEME YEDEĞİ ONARIM PARÇALARI:Kara Ordusu ikmal sistemine yeni giren nihai maddelerle birlikte tedarik olunan parçaları. Bunların temininden maksat birlikler nihai maddenin ilk teslim tarihi ile, ikmal kayıtlarının normal bütünleme usulleriyle müteakip tedarike imkan verecek şekilde kurulabildiği tarih arasındaki devrede, ilk dağıtım ve bakım için gerekli cins ve miktarda onarım parçasını temin etmiş olmaktır
CONCURRENT TRAINING : English Turkish military
MÜŞTEREK EĞİTİM:Esas eğitim konusunun müsaadesi halinde başka bir konu ile müştereken yapılan eğitim
CONCUSSION : English Turkish military
HAVA ÇARPMASI; HAVA SADMESİ:Bir infilak sonucu, havanın ani olarak çarpması
CONDENSATION CLOUD : English Turkish military
YOĞUNLAŞMA BULUTU:Nispeten nemli bir atmosferdeki nükleer (veya atomik) patlamayı takiben ateş topunu geçişi olarak çevreleyen çok ince su damlacıklarından duman veya sis. Patlamanın negatif safhasındaki hava genişlemesi ısının azaldığı patlama sonuçlarında dalgalanmakta, bu nedenle havadaki mevcut su buharının yoğunlaşması oluşmakta ve bir bulut teşkil etmektedir. Bulut, basıncın normale döndüğü ve hava sıcaklığının tekrar yükseldiği zaman hemen ortadan kalkmaktadır. Bu olgu, Wilson bulut kümesinde Fizikçiler tarafından kullanılana benzerdir ve bazen bulut küme etkisi olarak anılmaktadır
CONDENSATION CODE : English Turkish military
KISILTMA KODU:Bknz. "brevity code"
CONDENSATION TRAIL : English Turkish military
YOĞUNLAŞMA İZİ:Bazı şartlar altında uçuş halindeki bir füze veya diğer araç gerisinde genellikle parlak beyaz renkte bir kuyruk gibi uzanan gözle görülür bir bulut çizgisi. Ayrıca "contrail" olarak bilinmektedir
CONDITION : English Turkish military
ŞART; KOŞUL; HAL:Bir şeyin içinde bulunduğu hallerin veya taşıdığı niteliklerin tümü
CONDITION OF READINESS : English Turkish military
HAZIRLIK DURUMLARI:Bknz. "air defense artillery conditions of readiness"
CONDITION RESERVATION CODE : English Turkish military
DURUM MUHAFAZA KODU:Stokların belirtilmiş fiziksel bir durumu veya daha sonra yapılacak işlem, onarım, bakım veya montaj sebebiyle, bunlar üzerindeki kullanma tahdidini gösteren, tek basamaklı numaralama sistemi
CONDITIONAL : English Turkish military
KOŞULLU; ŞARTLI:
CONDITIONAL JUMP : English Turkish military
KOŞULLU DALLANMA:Ancak onu belirten komutun icra edildiği ve belirtilen koşulların yerine geldiği zaman yapılan bir dallanma, şartlı atlama
CONDITIONAL PROBABILITY : English Turkish military
KOŞULLU {ŞARTLI) İHTİMAL:
CONDITIONAL STOP : English Turkish military
KOŞULLU DURMA:Yalnızca onu belirten komut icra edildiği zaman ve belirtilen koşullar yerine getirildiğinde olan bir durma
CONDITIONING EXERCISE : English Turkish military
GELİŞME EKSERSİZİ:Kas, kalp ve solunum sisteminin (musculocardio respiratory) mukavemet ve genel kudretini belirli sınırlar içinde tutmak ve belirli bir hadde kadar arttırmak maksadıyla yapılan egzersiz
CONDOR : English Turkish military
KONDOR:Düşman hava uçağı için mukabil fırlatma imkan ve kabiliyeti sağlayan havadan yere güdümlü bir füze. AGM-53 olarak bilinmektedir
CONDUCT : English Turkish military
İDARE ETMEK; SEVK VE İDARE ETMEK:Bir harbi veya muharebeyi sevk ve idare etmek, bir iş veya hareketi yürütmek veya idare etmek
CONDUCT GRADE : English Turkish military
MAHPUS SİCİLİ:Bir mahpusun bir disiplin cezaevinde kapalı bulunduğu süre içindeki davranışlarına göre tayin edilen durumu
CONDUCT OF FIRE : English Turkish military
ATIŞ İDARESİ:Seçilmiş bir hedef üzerine tesirli ateşin durdurulması için lüzumlu teknik. Bunu ateş idaresi (fire control) terimi ile karıştırmamalıdır
CONDUCT PREJUDICIAL TO THE SERVICE : English Turkish military
ASKERLİK ŞEREFİNE AYKIRI HAREKET:Ordu menfaatine aykırı ve askeri mahkemede yargılanma sonunda genel olarak askerlikten ihraç veya tard suretiyle cezalandırmayı gerektirecek tavır ve hareket. Örneğin serkeşlik, yetkili makamdan verilen emirlere itaatsizlik, terhisten önce orduyu terketme, herhangi bir şekilde kötü hareket ve askeri makam aleyhine işlenen bir suç gibi
CONDUCTING STAFF : English Turkish military
SEVK VE İDARE PERSONELİ:Bknz. "directing staff"
CONE OF DISPERSION : English Turkish military
DAĞILMA KONİSİ:Bir silahtan aynı nişangah ayarı ile atılan bir grup atımın mermi yollarıyla meydana gelen koni biçiminde şekil. Atımlar, silahtaki titreşim, cephane farkları ve diğer rüzgardaki değişiklikler gibi faktörler sebebiyle ayrı yollar takip eder. Ayrıca bakınız: "cone of fire " ve "sheaf of fire"
CONE OF FIRE : English Turkish military
DAĞILMA KONİSİ:Bak. "cone of dispersion"
CONE OF SIGHT : English Turkish military
GÖRÜŞ KONİSİ:Bir cismin dış kenarlarını gözle birleştiren düz hatların meydana getirdiği koni
CONE OF SILENCE : English Turkish military
ÖLÜ KONİ RADYO FARI, SESSİZLİK KONİSİ:Radyorenç istasyonundaki anten direklerinin tam üzerinde meydana gelen ters koni şeklindeki saha. Bu sahada sinyaller ya hiç duyulmaz veya pek hafif duyulur. Ayrıca bakınız: "Z marker beacon"
CONE PENETROMETER : English Turkish military
KONİ PENETROMETRE, KONİ NÜFUZ ÖLÇEĞİ:Bir zeminin trafik yüküne tahammül kabiliyetini ölçmeye yarayan alet
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani