Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
TEUFEL : German Turkish

m seytaft, ibiis; Pfui ^1 Tu l §eytan carpsin! wie der ^ seytana ta§ cikartircasina; dem ~ sein Ohr leihen sey-tana uymak; der arme ^ zavalli adam: Er ist ein armer ^. Ne ot var ne ocak. unbändiger, kleiner — canavar; ~ in Menschengestalt insan suretinde seytan; sich den ^ um et. kümmern (od. scheren) od. den ^ nach ei. fragen b-ne viz (F: alargadan) gelmek; umurunda bile olmamak; bse hie aldins etmemek; Der schwätzt noch dem ^ das Ohr ab. F Ha bre cene cahyor! Daß ihn doch der — hole! A^zim ecel aisin! Yasi yerde (od. toprakta) sayilasi! Yere gecsin! Boynu altinda kalsin! Boyn devrilsin! Ayagi kurusun! Cani ciksin (cikasi, cehenneme)! Adi batasica! Köküne kibrit suyu! Der ^ ist los. Klyamet koptu! Ortalik karmakansik. Man soll den ^ nicht an die Wand malen. Insan beläyi kendisi davet etmemelidir. wer den – im Leib hat ayakli canavar; den ^ mit Beelzebub austreiben bir kötülük yerine baska (ve daha büyük) bir kötülük koymak; Bist du des
s? (,ildirdm mi acaba? in
s Küche kommen (od. geraten) ßg. hapi yutmak; cok müskül bir duruma düsmek; Zum ^! Hay melun hay! Allah beläsini versin! Dos ganze Geld ist zum ~. Bütün para kayboldu. zum — gehen (S.) mahvolmak; yok yere heder olm.; V: gümlemek; Scher dich zum ^l Cehennem oll Defol! zum ^ jagen deh deyip sahvermek; dehlemek
ei / seytanet, seytanhk, canavarlik

TEUFELSABBIß : German Turkish

m bot. uyuz otu
anbeter(in/) m seytana tapan
äuge n bot. kan avciotu banner;
beschwörer m cinci hoca; afsuncu, üfürükcü
braten m ein gibt cocuk; sayili firtina; seytanin art ayagi (od. bacagi); canavar; seytan cekici
dreck m bot. seytan boku; at kasnisi
kerl m l. pej. seytan herif
mel. yaman cocuk; gözünü budaktan sakmmaz
rochen m zo. kulakli folyabali^i
zwirn m bot. küsküt otu; ba^bo^an; yaban keteni

TEUFEN : German Turkish

(Bergwerk) kazmak, derinlestirmek

TEUFLISCH : German Turkish

seytani, seytanca, iblis(kär)ane

TEUTONEN : German Turkish

pl. Tötonlar 9isch Tötonik

TEXT : German Turkish

m l. metin, tekst, ibare
(Lied2) güfte
(Opern2) libretto
(Drehbuch) senaryo
/ typ. yirmi puntoluk hart; j-m den ^ lesen ßg. b-ni siddetle azarlamak, yüz-lemek; aus dem ^ kommen (bei e-r Rede usw.) sasirmak; Weiter im ^! Devam ediniz!
buch n libretto
dichter m librettocu, senarist, senaryocu; güfte yazan Sgetreu metne sadik

TEXTILBRANCHE : German Turkish

manifaturacilik, mensucatcihk
händler m manifaturaci
ien pl. mensucat, manifatura, tekstil
Industrie / mensucat (dokuma, tekstil) sanayii; doku-macilik

TEZETT : German Turkish

n: bis ins (o± bis zum) ^ tastamam; bütün taf-silätiyle; j-n bis zum ^ kennen b-ni cigerine vanncaya kadar tanimak

THAI : German Turkish

m Tay
land n.pr. Taylant
länder(In /) m; 91ändisch Tayiantli, Tay

THALLIUM : German Turkish

n ehem. talyum

THALLOPHYTEN : German Turkish

pl. bot. talli bitkiler; tallofitler
us m bot. tal Thasos n.pr. (südöstl. v. Kawalla) Tasoz adasi

THEATER : German Turkish

n l. tiyatro
(Bühne) sahne, sano
(Aufführung) temsil, oyun
ßg. pej. taslama, gösteris(-cilik); Macn doch kein ^f F Mübal^ga (od. dramatize) etmesene! Gürültiiye bogma! Arr;ma da mübalagacisin ha! öyle alip tutuyorsun ki dene gitsin! •--• spielen ßg. numara yapmak "agent m emprezaryo
öesu •her(ln/) m temasa-ger; tiyatro seyircJsi
dichter r1 tcniasa (od. tiyatro) muharriri; piyes yazan; piyes^i
direktor m tiyatro yönetmeni
gruppe / temsil heyeti (od. kolu)
karte / tiyatro bileti "kasse / tiyatro gi^esi; bilet satis yeri
kritiker m tiyatro münekkidi
liebhaber m tiyatro meraklisi
probe / temsil provasi
stück n piyes, tiyatro, temasa, dram; sahne eseri
truppe / tiyatro toplulugu;
Vorstellung / tiyatro temsil i zettel m tiyatro programi

THEATRALISCHE : German Turkish

gösterisli; sahte tavirli; teatral; tiyatroluk

THEBEN : German Turkish

n.pr. (Griechenland, Ägypten) Teb(-e)

THEISMUS : German Turkish

m ilähiye, tanncilik, teizm
t m; 2tisch teist

THEKE : German Turkish

(Schanktisch, Ladentisch) tezgäh

THEMA : German Turkish

n l. mevzu, konu, madde, husus, bap; esas fikir; sadet
mus. tem, süje, mottf; Das geht über den Rahmen meines s hinaus. Sadedim dahilmde degildir. das ^ wechseln söz degistirmek; naklikeläm etm.; ein Vortrag über das Thema ,,Unsere Politik" „Siyasetimiz" mevzulu bir konferans; von e-m ^ auf das andere kommen daldan dala atlamak; konudan konuya gecmek; zum ~ kommen sadede gelmek; mevzua girmek
tik/; 9tisch tematik

THEMISTOKLES : German Turkish

n.pr. Temistoki

THEMSE : German Turkish

n.pr. Taymis nehri

THEODERICH DER GROßE : German Turkish

n. pr. Büyük Teodorik

THEODIZEE : German Turkish

ilmi iläht; teodise

THEODOLIT : German Turkish

m teodolit

THEODOSIUS : German Turkish

n.pr. Teodoz; der Obelisk Theodosius des Großen (Istanbul) Teodoz tasi
gonie / teogoni "krat m teokrat kratie / dincierki; hükümeti ruhaniye; teokrasi ^kra-tisch teokratik
löge m l. ilähiyatci, teolog
ilähiyat ögrencisi
logie / ilähiyat, teoloji, tannbilim 21ogisch teolojik;
e Fakultät Ilähiyat Fakültesi

THEOREM : German Turkish

n dava, teorem
retiker m nazariyeci, nazariyatci, teorisyen °retisch nazart, teorik, kuramsal; (Adv.) teo-rikman rie/ l. nazariye, teori, kuram
(Lehrmeinung) sistem, cigir, manzume, mesiek, ögreti, doktrin, mezhep, dizge; e-e ~ aufstellen bir nazariye ortaya koymak

THEOSOPH : German Turkish

m teozof
ie / teozofi