Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
VORGERÜCKT : German Turkish

: in
em Alter stehen saclan kirlasmi? (od. iki türlü) olm.; saat onbir bucu^u calmak;
es Alter geckin-lik; trotz
en Alters immer noch schön zu nennen (Frau) cami yikilmi? ama, mihrabi yerinde

VORGESCHICHTE : German Turkish

l. (e-r S.) evveliyat, makabil; med. antesedan
(Wissenschaft) tarih öncesi; prehistorya, re-histuvar; j-s ^ kennen pej. b-nin cemaziyelevvelini bil-mek 9Hch kablettarih(-T), preistorik

VORGESCHMACK : German Turkish

m i 1k tat

VORGESCHRITTEN : German Turkish

ileriek, müterakki; in
em Alter yasi iler-lemis olan

VORGESETZTE : German Turkish

m mafevk, amir, üst(-ün), sef, patron; ^ ohne Autorität esekbasi (F)

VORGESTERN : German Turkish

dun de^il öbürgün (od. evvelsi gün)
rig evveiki günkü

VORGREIFEN : German Turkish

l. b-den evvel davranmak
ßg. b-nin hakkma tecavüz etm.
(e-r S.) bse halel getirmek; Man soll höheren Stellen nicht ^! Sahibinden evvel ahlra girmel Spr. °griff m antisipasyon; (geldlich a.} bilähara alinacak paranin simdiden sarf edilmesi

VORHABEN : German Turkish

l. (Schürze usw.) takmis, giymi§ olm.
(beabsichtigen) kastetmek; fikrinden gecirmek; niyetinde olm., tasarlamak
(e-e Arbeit) bsle mesgul olm.
(ausfragen) F isticvap etm., sorguya cekmek
(tadeln) F azarla-mak, tekdir etm.; Haben Sie heute abend etwas vor? Bu aksam yapacak birisiniz var mi? °haben n l. niyet, ma^-sat, meram
(Projekt) proje
(Unternehmen) tesebbüs; übles ~ suiniyet; kötü niyet; ein ^ aufgehen niyeti boz-mak

VORHAFEN : German Turkish

m önliman; disliman

VORHALLE : German Turkish

hol, vestibül, dalan, dehliz. lobbi; (reg.) hayat

VORHALT : German Turkish

m l. mus. rötar, gecikim, gecikme; asma durgu
(Schweiz.) s. Vorhaltung. 2en (fr.) l. ön(-ünde) tutmak
(Hand) eli siper etm.
fig. (j-m et.) b-ni bsden dolayi muaheze etm.; b-ne bsi ihtar etm.
(erwiesene Wohltaten) bsi b-nin basma kakmak; yüzüne vurmak; takaza etm.
(beim Schießen) hareket halindeki hedefin önüne nisan almak; (intr.j l. (dauern) sürmek, devam etm.
(Fleischspeise) tok tutmak
ung/ l. muaheze, sitem tekdir, itap
jur. itiraz;/-m
en machen itap (od. muaheze) etm.. yüzlemek, payiamak, terslemek. kakimak; b-ne sitem etm.; serzem$ ve ihtarda bulunmak

VORHAMMER : German Turkish

s. Vorschlaghammer

VORHAND : German Turkish

l. (des Pferdes) gövdenin ön kismi; ön ayaklar
(Tennis) forhent
Ka. el
jur. a) rüchan b) (Vorkaufsrecht) sufa hakki; ön-alim hakki; yeg-alim hakki; Wer hat die ~? Ka. El kimdedir?

VORHANDEN : German Turkish

mevcut, elde, hazir; ^ sein mevcut olm., var olm., bulunmak; nicht ^ madum, yok, F: mafis, V: nanay 2seln n mevcudiyet, varlik, olus, vücut; (reichliches) bereket

VORHANDSCHLAG : German Turkish

m (Tennis) forhent

VORHANG : German Turkish

m perde, stör; Der ^ geht auf (fällte. Th. Perde acillyor (iniyor); den ~ vorziehen perde cekmek; e-n ~ anbringen perde takmak
hang
bogen m arch. ters kavisli kemer 2hängen önüne asmak
hänge.schloß n asma kilit
hangstoff m perdelik kuma§

VORHAUT : German Turkish

an, gulfe; sünnet derisi

VORHEMD : German Turkish

n gö^üslük, önlük, plastron

VORHER : German Turkish

l. evveice, önce
(räumlich) ilerisinde, önünde
(im voraus) pcsinen, önceden, evvelden; zwei Jahre ^ iki yil evvel; Ja gelt. wem du das ~ gewußt hättest/ Ha. sunu bileydin! am Abend ^" önceki aksam

VORHERBESTELLEN : German Turkish

s. vorbestellen

VORHERBESTIMMEN : German Turkish

önceden tayin etm.
t alnina yazilmis; mukadder. yazili; Es kommt allesso, wie es ^ ist. Alinda yazilan görülür. Asilacak suda bogulmaz. Spr. Es war ihm eben so ~. Alnina öyle yazilmisti. Kaderi böyle imis. Qung / rel. kaza ve kader; kismet; takdiri ilähi; yazgl; almyazisi

VORHERBST : German Turkish

m pastirma yazi

VORHERGEHEN : German Turkish

se takaddüm etm.; bsden önce gelmek
d l. mütekaddim, mukaddem
(in e-m Buch usw.) yukanda söylenen (od. gecen)
b-den, bsden evvel gelen; evveiki

VORHERIG : German Turkish

evveiki, önceki, eski

VORHERRSCHAFT : German Turkish

l. häkimlik, hükümranhk
(Überlegenheit) faikivet, tefevvuk, üstünlük. rüchaniyet, öncelik ^schen l. häkim bulunmak
faik olm.; üstün gelmek; tefevvuk etm.; gatip gelmek