Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
SCHWIBBOGEN : German Turkish

m l. istinat kemeri
(gotischer Spitzbogen) ojiv

SCHWIEGERELTERN : German Turkish

pl. kaynata
kaynana
mutter / kaynana, kayinvalide
söhn m güvey, damat
tochter/gelin
vater i m kaynata, kaympeder

SCHWIELE : German Turkish

nasir;
en bekommen nasir baglamak; nasirlan-mak 2ig nasirli

SCHWIERIG : German Turkish

l. güc, müskül, cetin, zor, zahmetli, külfetli
(verwickelt) kilcikh, pürüzlü, capanzli
(heikel) nazik, vahim, ciddl
(Problem) halli zor
(P.) müskülpesent, titiz; cetin ceviz; kolayca yanasilmaz; sich ~ gestalten güclesmek, zorlasmak, capanzlanmak;
e Stellung Scha. acmaz;
es Gelände mil. cetin arazi; in e-e
e Lage bringen müskül bir duruma sokmak 2keit/ l. güclük, müskülät, zorluk, cetinlik, capanz
(nachträglich auftretende) alti capanoglu
(wunder Punkt) bir isin pot yeri;
en machen (od. in den Weg legen) müskülät (od. is) cikarmak; Dos bietet keine
en. Bu isin zorlugu yok.
en haben zorluk cekmek;
en beseitigen pürüz ayiklamak (od. temizlemek); auf-en stoßen müsküläta u^ramak; in
en geraten zora düsmek; üzdekleyip büzdeklemek; mit
en zu kämpfen haben müskülät cekmek; basina hal gelmek; mit großen
en gücbelä; gücü gücüne; heyamola ile; mit
en verbunden zorluklu

SCHWIMMANSTALT : German Turkish

;
bad n yüzme yeri
bagger m dubali tarak
bassin;
becken n yüzme havuzu; pisin
blase/l. (beim Schwimmunterricht) yüzme kabagi
(der Fische) an. yüzme kesesi; kisei sephiye
dock n sabih dok; yüzer havuz °en l. yüzmek
su baskimna ugramak
ßg. käfi derecede (dersini, rolünü) bilmemek; gegen den Strom ^ fig. akmtiya kürek cekmek; in Geld ~ Karun olm.; servetüsäman icinde yüzmek; im Überßuß ^ cok bolluk icinde yasamak; in Tränen ^ cok gözyasi dökmek; mit dem Strom ~ fig. havasina uymak Send:
er Sarg fig. ecel besigi
er m l. yüzücü
(an der Angel) olta mantan
(bei öllämpchen) samandira
(bei Wasserflugzeug) yüzgec, bot, ponton, duba
(für Fischernetz) filoz
erin/ yüzücü (kadin)
flösse / an. yüzgec, misbah
fuß m (der Schwimmvögel) perdeayak
gürtel m l. mantar kusak
(Rettungsgürtel) cankurtaran kemeri (od. simidi)
haut/ ayak perdesi
hose / deniz donu
körper m (im Vergaser) karbüratör samandirasi--krabbe / zo. calpara
kraft / yüzerlik
kran m dubali vinc
kunst / yüzücülük
lehrer m yüzme ögretmeni
vögel pl. zo. yüzgec kuslar; perde-ayaklilar; zatülercülül keffiye
weste / cankurtaran yele^i

SCHWINDEL : German Turkish

m l. med. bas dönmesi; göz kararmasi
a) (Betrug) dolandincilik, hilekärlik, dalavere, hokkabazilk, orostopolluk; V: kaskariko; asma sakal takma biyik b) (^üge) yalan. uydurma; atlp tutma; F: atmasyon; V: kitirbom; aufgelegter ^ F l. besbelli bir dolandiri-cilik
komedi; der ganze — F l. hepsi birden
bütün bu mesele; Ich kenne den ^ F Bu faka basmam; Bu bana yutturulmaz.
anfall m med. birdenbire bas dönmesi; vertij; e-n ^ bekommen hallenmek; gözü kararmak
ei f F s. Schwindel (2). 2erregend bas döndürücü; göz karar-tici ^f^e^ basi dönmez
gefühl n s. Schwindel (l). 2haft l. s. °erregend
dolapli; yalana serbetli; dolandinci 9ig s. schwindlig,
manöver n manevra, duzen, hile. dizdizcilik Qn l. (lügen, betrügen, aufschneiden) yalan söylemek; aldatmak; dolandincilik etm.; uydurmak; tiras etm.; atlp tutmak; tafrafürusluk etm.
Es schwindelt mir (od. der Kopf schwindelt mir). Basim dönüyor; Gözlerim karanyor

SCHWINDEN : German Turkish

l. (sich verringern) azalmak, cksilmek, kücül-mek, ufalmak
(dünner werden) zayiflamak, incelmek
(schrumpfen) kurumak; dumura ugramak; büzülmek. cekilmek
(verblassen) saranp solmak
(ver-) kaybol-mak, zail olm.
(die Sinne) bayilmak; k-den gecmek
(Radio) feding yapmak; — lassen l. (Gefühle) söndür-mek
(die Hoffnung) ümidini kesmek

SCHWINDLER : German Turkish

(ln /) m dubaraci, dolandinci, orostopullu, kayisci, trisör, hilekär, külähci; takke kapici; F: atma-syoncu, V: kafesci, kaskarikocu ^^g l. bas döndürücü
basi dönen (od. dönük); gözleri kararan; leicht ^ werden cabuk basi dönmek; Es wird mir ganz ^. Basim MevlevT gibi dönüyor

SCHWINDSUCHT : German Turkish

l. (Auszehrung) erime illeti; F: ine (öd, kuru) hastalik
(Lungen9) verem, tüberküloz, sillürrie, ftizi; die ^ haben verem olm., teverrüm etm. °süchtig verem(-li); vereine müptelä; müteverrim

SCHWINGACHSE : German Turkish

techn. sarkac ekseni
e / l. (Flügel) kanat
(GetreideQ) yaba veya kalbur
(Flachs9) keten bicagi
techn. balansiye
el m;
el.gras n bot. cayir otu
en (fr.) l. sallamak, savurmak
(Getreide, Flachs) temizlemek; (intr.) l. (Ton) titreme^, ihtizaz etm.
(Pendel) raksetmek, salinmak; sich ^ atlimak, firlamak ^end:
e Bewegung dalgali hareket
er m (Boxschlag) sving
hebel m sürme kolu
ung / l. ihtizaz, salinim, rakis, titresim
saga sola sallanma
ungs.weite / rakis siasi; vüsat, genlik
ungs.zahl / ihtizaz adedi; frekans

SCHWIPP : German Turkish

! Int.:/^ schwapp! cip cap! Qschwager m l. enistenin biraderi;
dünür °schwägerin / l. enistenin kizkardesi
dünürsü. dünüs

SCHWIPS : German Turkish

m hafif sarhosluk; e-n ^ haben cakirkeyf olm.; sich e-n ~ antrinken kafayi dumanlamak

SCHWIRREN : German Turkish

l. vizildamak, vizlamak, dizlamak
(Pfeil usw.) viz diye gelip gecmek; Es schwirrt mir vor den Augen. Gözlerim bulanik görüyor. Mir schwirrt der Kopf (vor lauter Lernen, vor dem Lärm usw.). Ne basim kaldi ne beynim

SCHWITZBAD : German Turkish

n l. hamam
(Dampfbad) tepirhane, etüv
en l. terlemek; ter dökmek (od. basmak); (stark) igil i§il terlemek
(aus-) sizmak, teressüh etm.
(sich beschlagen) bugulanmak
kür / terleterek tedavi usulü; e-e ^ machen tere yatmak •mittel n terletici iläc •räum m (im türk. Bad) etüv

SCHWOIEN : German Turkish

naut. demir taramak

SCHWUL : German Turkish

V homoseksüel

SCHWULIBUS : German Turkish

F hum.: in ^ sein büyük bir sikinti icinde bulunmak
tat / F müskülät; büyük sikinti; in
en geraten F zora düsmek

SCHWULST : German Turkish

m l. lit. tumturak; laf bollugu
(Kunst) cok fazia miktarda mevcut olan süs

SCHWUND : German Turkish

m l. vgl. schwinden
H fire, deset
med. dumur. atrofi
(Radio) feding
ausgleich m;
regier m (Radio) antifeding

SCHWUNG : German Turkish

m l. hiz (alma); hamle; hizh hareket; atliis, saviet
phys. moment, vezniyet
(Anstoß) itme, tepme, defetme
(Lebendigkeit) canlilik, heyecan, coskunluk, elan, cerbeze
(poetischer) kariha gcnisligi
(der Sprache) asalet, asillik, yükseklik
(Energie) enerji, dinamizm
F (Menge) yigin; büyük miktar
(bei GoJf) sving; ~ holen l. hiz almak
(auf e-r Schaukel) kolan vurmak; mehr ^ geben fig. carka tutmak; keinen ~ haben (Rede, Vortrag usw.) hi

SCHWUPP : German Turkish

(-diwupp)! Int. lüppedekl pattadak! happadaki sorolop!

SCHWUPPEN : German Turkish

(German Youth Slang
German) schlucken

SCHWUR : German Turkish

m yemin. ant, kasem: e-n ^ ablegen (leisten, tun) yemin etm., ant icmek
gericht n ?gir ceza mahkemesi; jüri heyeti

SCHWYZERDÜTSCH : German Turkish

n s. Schweizerdeutsch

SCHWÄBIN : German Turkish

Suebyali (kadin) 2isch Suebyali