Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
EINEN VOGEL HABEN : German Turkish

aklından zoru olmak, kafayı üşütmek

EINEN VORSATZ FASSEN : German Turkish

niyet etmek, karar vermek

EINEN ZWEIKAMPF AUSTRAGEN : German Turkish

düello etmek

EINENGEN : German Turkish

" daraltmak; sıkmak, sıkıştırmak"

EINER ABSTECHER MACHEN : German Turkish

seyahat sırasında bir yerde kısa gezinti yapmak

EINER GEFAHR AUSSETZEN : German Turkish

tehlikeye maruz bırakmak

EINER NACH DEM ANDEREN : German Turkish

irbiri ardınca

EINER SACHE DEN VORZUG GEBEN : German Turkish

tercih etmek

EINER SACHE ETW ABGEWINNEN : German Turkish

irinden bir şey elde etmek

EINER SACHE ETW ZUGRUNDE LEGEN : German Turkish

(bir şeyi bir şeye) dayandırmak

EINER SACHE FOLGE LEISTEN : German Turkish

uymak, icabet etmek

EINER SACHE GESCHMACK : German Turkish

ir şeyden zevk almak

EINER SACHE HERR WERDEN : German Turkish

hakkından gelmek

EINER SACHE IHREN LAUF LASSEN : German Turkish

oluruna bırakmak

EINER SACHE ZUGRUNDE LIEGEN : German Turkish

mahvetmek, telef etmek

EINER VON BEIDEN : German Turkish

ikisinden biri

EINERLEI : German Turkish

[das] tekdüzelik, monotonluk

EINERLEI : German Turkish

" aynı türden; tekdüze, monoton"

EINERSEITS : German Turkish

ir yandan, bir taraftan

EINES SCHÖNEN TAGES : German Turkish

günün birinde

EINFACH : German Turkish

" basit, bayağı, adi; gösterişsiz, sade, yalın; tek; tam anlamıyla, düpedüz"

EINFACHHEIT : German Turkish

" [die] sadelik, basitlik; gösterişsizlik"

EINFAHREN : German Turkish

" (taşıt) içeri girmek; çarpmak, vurmak; (ürünü) ambara taşımak; motoru alıştırmak, rodaj yapmak"

EINFAHRT : German Turkish

[die] giriş

EINFAHRT VERBOTEN! : German Turkish

giriş yasak