Germany
Germany
GRAUSEN : German Turkish
[das] dehşet
GRAVIEREN : German Turkish
oymak, kazmak, hakketmek
GRAVIERUNG : German Turkish
[die] oyma
GRAZIE : German Turkish
[die] zarafet, letafet, güzellik
GRAZIÖS : German Turkish
zarif, latif, dilber
GREIFBAR : German Turkish
" elle tutulabilir; somut; belli, ortada, meydanda"
GREIFEN : German Turkish
yakalamak, tutmak, kavramak
GREIS : German Turkish
[der] yaşlı adam, ihtiyar
GREISENALTER : German Turkish
[das] yaşlılık, ihtiyarlık
GREISENHAFT : German Turkish
kocamış, iyice yaşlanmış
GRELL : German Turkish
" (renk) parlak; (ışık) göz kamaştıran; (ses) kulakları tırmalayan, tiz, keskin"
GRENZBAHNHOF : German Turkish
[der] sınır istasyonu
GRENZENLOS : German Turkish
sınırsız, hudutsuz
GRENZGEBIET : German Turkish
[das] sınır bölgesi
GRENZLINIE : German Turkish
[die] sınır çizgisi, hudut hattı
GRENZPOLIZEI : German Turkish
[die] sınır polisi
GRENZVERKEHR : German Turkish
[der] sınır trafiği
GRENZÜBERGANG : German Turkish
[der] sınır geçme yeri
GREUEL : German Turkish
[der] tiksinti, nefret, dehşet
GREUELTAT : German Turkish
[die] vahşet, zulüm
GREULICH : German Turkish
" korkunç, müthiş, dehşet verici; iğrenç, tiksindirici"
GRIECHE : German Turkish
" [der]([die]) Yunanlı; Rum"
GRIECHENLAND : German Turkish
[das] Yunanistan
GRIECHISCH : German Turkish
" Yunanca; Yunan"
GRIESGRÄMIG : German Turkish
aksi, kötü huylu, huysuz
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani