Germany
VERHANDLUNG : German Turkish
" [die] görüşme, müzakere; tartışma; dava, duruşma, mahkeme"
VERHARMLOSEN : German Turkish
tehlikesiz göstermeye çalışmak
VERHARREN : German Turkish
" durmak, kalmak; ısrar etmek, direnmek, şaşmamak"
VERHAßT : German Turkish
sevilmeyen, nefret edilen
VERHEEREND : German Turkish
yıkıcı, korkunç, feci, müthiş
VERHEHLEN : German Turkish
gizlemek, saklamak
VERHEILEN : German Turkish
(yara) iyileşmek, kapanmak
VERHEIMLICHEN : German Turkish
gizlemek, saklamak, belli etmemek
VERHEIRATET : German Turkish
evli
VERHEIßEN : German Turkish
söz vermek, vaat etmek
VERHERRLICHEN : German Turkish
yüceltmek, ululamak, göklere çıkarmak
VERHEXEN : German Turkish
üyülemek, afsunlamak
VERHEXT : German Turkish
üyülü
VERHINDERN : German Turkish
önlemek, engel olmak, mâni olmak
VERHINDERT SEIN : German Turkish
engeli olmak, yapamamak
VERHINDERUNG : German Turkish
[die] engel, mâni
VERHUNGERN : German Turkish
açlıktan ölmek
VERHÄLTNIS : German Turkish
" [das] ilişki, ilgi, alaka, münasebet; oran, bağıntı, nispet; sevgili, dost"
VERHÄLTNISMÄßIG : German Turkish
" nispeten; oranlı, nispi"
VERHÄLTNISSE : German Turkish
koşullar, şartlar, durumlar
VERHÄNGEN : German Turkish
cezaya çarptırmak, cezalandırmak
VERHÄNGNIS : German Turkish
" [das] alınyazısı, yazgı, kader, mukadderat; felaket, musibet"
VERHÄNGNISVOLL : German Turkish
" uğursuz; vahim, tehlikeli, yazılı, mukadder"
VERHÄRTEN : German Turkish
sertleştirmek, katılaştırmak
VERHÖHNEN : German Turkish
alay etmek, dalga geçmek, matrağa almak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani