Germany
FELDWEG : German Turkish
m tarlalar arasindan gecen yol
FELDZEICHEN : German Turkish
n sancak, flama, alem
FELDZEUGMEISTEREI : German Turkish
f ordu donatimi; ordonat
FELDZUG : German Turkish
m l. sefer, harp
fig. kampanya
FELDZUGSPLAN : German Turkish
m sefer planı
FELGE : German Turkish
jant
n.bremse/jant freni
FELIKE : German Turkish
f nant. filika
FELL : German Turkish
n deri, post, kürk; ein dickes ^ haben s. dickfellig sein. j-m (tüchtig) das ^ gerben (od. versohlen) fig. b-ni iyice pataklamak; b-ne dayak atmak; pöstekisini sermek; j-m das
~ über die Ohren ziehen F b-ni yolmak; V: kaziklamak; b-ne kazik atmak; seine
le davonschwim-men sehen fig. hayal kinkligma ugramak; boynu bükül-mek; Ihn juckt wohl das ~/ Cam sopa istiyormusi Sirti kasmiyor galiba! ein anderes^- bekommen tüy atmak (od. dökmek); Man soll das ^ nicht verkaufen, bevor man den Bären hat. Denizdeki balik pazar olmaz. Spr. Da^daki tavsanm suyu oca§a vurulmaz. Spr. Ayi vurulmazdan postu satilmaz. Spr. Dereyi görmeden paca sivanmaz. Spr
FELLACHE : German Turkish
n;-ln/felläh
FELLEISEN : German Turkish
n fr. arka cantasi; dagar
lasche / (kleinere) dagarcik
FELS : German Turkish
m kaya
block m külte kütlesi; büyük münferit kaya
boden m kayalik arazi
FELSEN : German Turkish
m s. Fels.
blümchen n bot. kalp dolamaotu 2fest kaya gibi; sarsilmaz –
FELSIG : German Turkish
kayalik Felsig vorsprung m (an der Küste) kerempe; kaya cikmtisi
wand / sarp kaya
FEME : German Turkish
bist. gizli ceza mahkemesi
gericht n s. Feme.
mord m l. bist. gizli bir teskilätm emri üzerine yapilan katil
siyast katil
mörder m l. bist. gizli bir teskilätm emrini infaz eden katil
siyast katil
FEMININ : German Turkish
kadmcii; mit
em Einschlag (Mann) kadins«; kadmiiga meyyal bir karakter; efemine: 9form/; in die ^ set2en gr. tenis etm., disillestirmek 9um n gr. müennes, disil
FENCHEL : German Turkish
m bot. rezene
tee m rezene tohumundan yapilan menku
FENDER : German Turkish
m naut. (halat) istromaca; lakerda; talazilk tah-tasi
FENNEK : German Turkish
m
s. Wüstenfuchs
FENSTER : German Turkish
n l. pencere
(Scheibe) cam, camekän, vitrin
(bei Geschäftsbriefen) zarfta seffaf kisim; dos Geld zum ^ hinauswerfen fig. parayi denize atmak; parasmi sokaga atmak (suya salmak; havaya savurmak; sacip savurmak) bank/pencere temeli
brett n pencere tahtas«
brüstung /pencere küpestesi; dayanmalik
einfassung / söve per-vazi
flügel m pencere kanadi
gltter n pencere parmak-Iigi; fr. a. kafes
glas n pencere cami; ~ einsetzen cam takmak
griff m pencere demiri; kurbagacik
kitt m camci macunu
laden m pancur; (einzelner) ayna; /für Geschäfte) kepenk
leder n göderi °ln geceleyin pence-reden tirmanarak sevgilisine kavusmak 21os penceresiz
promenade /: Er macht täglich bei seiner Geliebten ~. Sevgilisinin evini her gün tavaf ediyor.
rahmen m cita, söve; pencere cercevesi
riegel m pencere sürmesi; ispanyolet
rose / arch. rozas Scheibe / pencere cami
Spiegel m dikiz aynasi
stürz m l. arch. lento, atki
pencereden düsüs
FERIEN : German Turkish
pl. tatil; in die ^ gehen (z.B. Parlament) tatile girmek; die Zeit nach den ^ tatilertesi
FERKEL : German Turkish
n l.
domuz yavrusu; (dial.) mozak
Schi. pis herif; hinzir
ei / flg. edepsizlik Qn l. (Sau) yavrula-mak
fig. edepsiklik etm
FERMAN : German Turkish
m ferman, irade
FERMATE : German Turkish
mus. uzun durak
FERMENT : German Turkish
n l. maya, hamire, muhammir, damizlik
med. anzim, ferrrian,
FERMENTATION : German Turkish
fermantasycn, mayalan-ma ^^ieren fermante etm., mayalamak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani