Germany
KALZIFUG : German Turkish
(Pflanze) kirecyeren, iriLictenibülkils
KALZINATION : German Turkish
ehem. kirecsile(s)me, teklis, tekellüs 2nleren kirecsilemek, teklis etm. ^niert mükelles;
e Soda mükel-les soda; karbonat dö sut
KALZIPHIL : German Turkish
(Pflanze) kirecsil, muhibbülkils
KALZIUM : German Turkish
n ehem. kalsiyum
KAMARILLA : German Turkish
kamarilla
KAMBIUM : German Turkish
n bot. büyütken doku; tabakai müvellide
KAMBODSCHA : German Turkish
n. pr. Kambo
KAMBRIK : German Turkish
(-batist) m gambrik
KAMBRIUM : German Turkish
n geol. kambriyum ^
KAMBYSES : German Turkish
n. pr. bist. Kambis
KAMEE : German Turkish
käme; renkli kabartma
KAMEL : German Turkish
n l. deve, hecin, mehari
(zweihöckeriges) iki hörgüclü deve; Orta Asya devesi
Schi. öküz, balka-bagi
füllen n deve yavrusu; köcek, kösek, dorum; (neugeborenes) puduk; (einjähriges) yeiek; (zweijähriges) tayiak
glocke / ardala
haar n devetüyü
haltung / devecilik
hengst m erkek deve; (für Zucht) buhur
KAMELIE : German Turkish
f bot. kamelya; cingülü. japongülü
KAMELLE : German Turkish
(mst. pl.
n) mesele; alte (od. olle)
n pl. eski meseleler
KAMELOTT : German Turkish
m (Mohärstoff) sof, sali
KAMELREITER : German Turkish
m hecinsüvar
reiterkompanie / mit. hecin-süvar bölügü
sattel m havut
stute / disi deve; arvana
treiber m deveci
KAMERA : German Turkish
foto makinesi
KAMERAD : German Turkish
(in /) m arkadas, dost, refik, yoldas, ayaktas; Glückauf, liebe
en! Canlar, bahtiniz acik olsun!
schaft/ arkadaslik, dostluk 9schaftlich l. arkadasca
(gesellig) hossohbet; zu ^ werden (Vorgesetzter) yüzgöz olm.
schafts.geist m cemiyet zihniyeti
KAMERAMANN : German Turkish
m filimci, sinemaci; sinema operatörü
wagen m saryo; kaydirma arabasi
KAMILLE : German Turkish
bot. papatya; (römische) ruml papatya; (stinkende) köpek papatyasi
n.tee m papatya menkuu
KAMIN : German Turkish
m l. (Schornstein) baca
(offener) ocak, §ömine; Gespräche am ^ ocakbasi konusmalan; et. in den ^ schreiben s. Stw. Schornstein,
feger;
kehrer m ocakci; ocak süpürücüsü
KAMM : German Turkish
m l. (Haar2)tarak
(~ebirgs2) dag sirti
(Hah-nen2) horoz ibigi
(bei Schlachtvieh) boyun
(Schöpf bei Vögeln) hotoz; enger ^ sik disli tarak; alles über e-n ^ scheren pej. fark gözetmeksizin aym muamele yapmak; Ihm schwoll der ~. fig. l. Kibirlendi
öfkelendi
KAMMER : German Turkish
l. kücük oda; hücre
(Geschütz9, Gewehr) hazine, yatak
mil. elbise deppoyu
(Speise2) kiler
pari. meclis, kamara
an. kanncik, buteyn
KAMMERDIENER : German Turkish
m vale
KAMMERFRAU : German Turkish
kibar bir kadinin husust hizr^etcisi; fam-dösambr; (bei Hofe) nedime
herr m bist. (karin), kurena, mabeyinci, musahip, mehter sambellan
Jäger m ev odalanni haserattan temizleyen kimse
Jungfer / kibar bir kadinin evii olmayan hizmetcisi
kätzchen n hum. sirin ve suh oda hizmetcisi
musik / oda müzigi
präsi-dent m meclis reisi
spiele pl. Th. salon tiyatrosu
ton m mus. a normal
zofe / s.
Jungfer
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani