Turkish
KILAVUZ : Turkish Turkish
somun ya da boru içine yiv açmakta kullanılan araç
KILAVUZ : Turkish Turkish
(dar, uzun bir yerde) kolaylıkla bükülebilen tel, kablo vb. geçirilirken bunların ucuna bağlanan sert nesne
KILAVUZ : Turkish Turkish
makaradaki filmlerin başında ve sonunda yer alan filmin alıcı, yıkama aygıtı, basım aygıtı, gösterici gibi aygıtlara takılıp çıkarılmasında kolaylık sağlayan, asıl film için pay bırakan çeşitli renklerde film parçası
KILAVUZ : Turkish Turkish
ir devletin kılavuz alınması zorunlu olan sularında gemilere yol gösteren kimse
KILAVUZBALIĞI : Turkish Turkish
sıcak, ılık denizlerde yaşayan bir tür kemiklibalık
KILAVUZLAMA : Turkish Turkish
kılavuzlamak eylemi
KILAVUZLAMAK : Turkish Turkish
yol göstermek, kılavuzluk etmek
KILAVUZLUK : Turkish Turkish
kılavuz olma durumu ya da kılavuzun işi, °rehberlik
KILAVUZLUK : Turkish Turkish
ir gemiyi limana sokmak ya da limandan çıkarmak işi
KILAVUZLUK ETMEK : Turkish Turkish
yol göstermek, rehberlik etmek
KILBURUN : Turkish Turkish
deniz içine uzanmış ince kara parçası
KILCAL : Turkish Turkish
kıl gibi olan, çok ince
KILCAL BORU : Turkish Turkish
araştırma ve deneylerde kullanılan çok ince boru
KILCAL DAMAR : Turkish Turkish
ütün dokularda bulunan, atardamarların son dallarını, toplardamarların ilk dallarına birleştiren ince damar
KILCAL ETKİ : Turkish Turkish
irbirine değen bir sıvıyla bir katının molekülleri arasındaki etki
KILCALLIK : Turkish Turkish
kılcal olma durumu
KILCALLIK : Turkish Turkish
ir kılcal boru ya da tüpün durumu
KILCALLIK : Turkish Turkish
kapsadığı sıvılar bakımından kılcal boruların özellikleri
KILCAN : Turkish Turkish
at kuyruğu kılından yapılmış kuş tuzağı
KILÇAR : Turkish Turkish
keçi kılından dokunmuş kumaş ve bundan yapılmış (giysi)
KILÇIK : Turkish Turkish
alıkların eti arasında bulunan diken gibi ince ve küçük kemik
KILÇIK : Turkish Turkish
fasulye, bakla gibi sebzelerin yeşil kabuğunda ve ekin başaklarında bulunan sert ve kıl gibi uzun lif
KILÇIK : Turkish Turkish
alttaki güreşçinin, kuyruksokumunu havaya kaldırarak sırtına abanmış olan güreşçinin dengesini bozup ön ya da yan tarafına aşırıp atması
KILÇIKLI : Turkish Turkish
kılçığı olan
KILÇIKLI : Turkish Turkish
pürüzlü, çapraşık, karışık
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani