Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KILIÇLI : Turkish Turkish

kılıç taşıyan

KILIÇOTU : Turkish Turkish

parlak sarı çiçekli çok yıllık otsu bitki, bir tür süsen; koyunkıran

KILIÇOTUGİLLER : Turkish Turkish

ıki çenekliler sınıfından yağ ve reçine taşıyan otsu ya da odunsu bitki familyası

KILIÇOYUNCUSU : Turkish Turkish

kılıçoyunu oynayan sporcu, °eskrimci

KILIÇOYUNU : Turkish Turkish

dürtücü kılıç, kesici kılıç ve delici kılıç adı verilen silahlarla yapılan spor, °eskrim

KILIÇTAN GEÇİRMEK : Turkish Turkish

çok sayıda insanı kılıçla topluca öldürmek

KILIF : Turkish Turkish

irşeyi korumak için kendi biçimine göre, çoğunlukla yumuşak bir nesneden yapılmış özel kap

KILIF : Turkish Turkish

ir organı, kası saran örtü

KILIF : Turkish Turkish

yolsuz bir işe bulunan sudan gerekçe

KILIFINA UYDURMAK : Turkish Turkish

ir durum ve tutuma, yöntemine uygun biçim vermek

KILIFLAMA : Turkish Turkish

kılıflamak eylemi

KILIFLAMAK : Turkish Turkish

kılıf geçirmek, kılıfa koymak

KILIFLI : Turkish Turkish

kılıfı olan ya da kılıf içinde bulunan

KILIFSIZ : Turkish Turkish

kılıfı olmayan ya da kılıf içinde bulunmayan

KILIK : Turkish Turkish

ir kimsenin giyinişi, giyim, üst baş, °kıyafet, °kisve

KILIK : Turkish Turkish

ir kimsenin dış görünüşü

KILIK : Turkish Turkish

ir kimsenin resmi, fotoğraf

KILIK KIYAFET : Turkish Turkish

üst baş ve dış görünüş

KILIK KIYAFET DÜŞKÜNÜ : Turkish Turkish

giyecekleri eskimiş ya da kötü olan

KILIK KIYAFET KÖPEKLERE ZİYAFET : Turkish Turkish

kılığı çok kötü ve çok pis

KILIK KIYAFETİ DÜZMEK : Turkish Turkish

giysilerini yenilemek

KILIKINA ÇEKİDÜZEN VERMEK : Turkish Turkish

giyinişine özen göstermek

KILIKLI : Turkish Turkish

herhangi bir kılıkta olan

KILIKLI : Turkish Turkish

herhangi bir şeye benzeyen, benzer biçimde olan

KILIKLI : Turkish Turkish

güzel, temiz