Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KÖKBOYASIGİLLER : Turkish Turkish

itişik taçyapraklı ikiçeneklilerden, yaprakları karşılıklı, meyveleri zeytinsi olan ve kahve ağacı, kökboyası, kınakına, yoğurtotu, altınkökü gibi bir çok cinsleri ve bunlara bağlı dört bin kadar türü içine alan bir familya

KÖKBOYNU : Turkish Turkish

damarlı bitkilerde sap ile kök arasındaki bölüm

KÖKÇÜ : Turkish Turkish

ılaç yapımında kullanılan türlü kök, kabuk, çiçek, yaprak gibi şeyleri satan kimse

KÖKÇÜK : Turkish Turkish

ana kökün dallanmasıyla oluşan ikincil kök

KÖKÇÜL : Turkish Turkish

itkilerin köküyle beslenen (hayvan)

KÖKEN : Turkish Turkish

kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları

KÖKEN : Turkish Turkish

ir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden ya da yer, °menşe

KÖKEN : Turkish Turkish

ir malın üretildiği ya da yapıldığı, alındığı, getirildiği yer, °menşe, °orijin

KÖKEN BELGESİ : Turkish Turkish

ir malın hangi ülkeden getirildiğini gösteren belge, menşe şahadetnamesi

KÖKENBİLİM : Turkish Turkish

ir dildeki sözcüklerin kaynağını gösteren, ne zaman ortaya çıktıklarını, nereden geldiklerini, hangi evrelerden geçtiklerini araştıran; sözcüklerin hem biçimsel hem anlamsal tarihini ele alan dilbilim dalı, °etimoloji

KÖKENBİLİMCİ : Turkish Turkish

kökenbilimle uğraşan dilbilimci, °etimolog

KÖKENBİLİMSEL : Turkish Turkish

kökenbilimle ilgili, °etimolojik

KÖKENLİ : Turkish Turkish

kökeni olan

KÖKENLİ : Turkish Turkish

elli bir kaynaktan çıkmış olan, menşeli

KÖKENSEL : Turkish Turkish

kökenle ilgili olan

KÖKERTMEK : Turkish Turkish

köklemek

KÖKERTMEK : Turkish Turkish

fide, sebze ya da asma çubuğunun ufaklarını köküyle çıkararak başka tarafa dikmek

KOKET, -Tİ : Turkish Turkish

yosma

KOKETLİK : Turkish Turkish

koket olma durumu

KOKİMBİT : Turkish Turkish

hidratlı doğal demir sülfat

KÖKKIRMIZISI : Turkish Turkish

kökboyası °alizarin

KOKKÖMÜRÜ, -NÜ : Turkish Turkish

kok

KÖKKURDU : Turkish Turkish

danaburnu

KOKLAMA : Turkish Turkish

koklamak eylemi

KOKLAMAK : Turkish Turkish

kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak ya da bir yerin havasını içine çekmek, koku almak