Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KÖKLENMEK : Turkish Turkish

köklü, temelli bir biçimde yerleşmek

KÖKLEŞME : Turkish Turkish

kökleşmek eylemi

KÖKLEŞMEK : Turkish Turkish

güçlü bir biçimde yerleşmek, yer etmek, kök salmak

KÖKLEŞTİRME : Turkish Turkish

kökleştirmek eylemi

KÖKLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

kökleşmesini sağlamak

KÖKLÜ : Turkish Turkish

kökü olan

KÖKLÜ : Turkish Turkish

kökleşmiş, iyi yerleşmiş, kalıcı olan, esaslı

KÖKLÜ : Turkish Turkish

soylu, iyi tanınan

KÖKLÜ AİLE : Turkish Turkish

eskiden beri bilinen ve iyi tanınan aile

KOKMA : Turkish Turkish

kokmak eylemi

KOKMAK, -AR : Turkish Turkish

koku çıkarmak, koku yaymak, koku sinmek

KOKMAK, -AR : Turkish Turkish

çürüyüp bozularak kötü bir koku çıkarmak, kokuşmak

KOKMAK, -AR : Turkish Turkish

olacağıyla ilgili belirtiler göstermek, olacağı hissedilmek

KOKMAK, -AR : Turkish Turkish

koklamak

KÖKMANTAR : Turkish Turkish

meşe, çam ve fındık gibi kimi ağaçların köklerinde yerleşen iplik görünüşünde bir mantarın emeciyle, kökün ortakyaşarlık biçimindeki birleşmesinden oluşan mantar

KÖKMERCANLAR : Turkish Turkish

ilıman ve tropikal denizlerde yaşayan denizanası alttakımı

KOKMUŞ : Turkish Turkish

çürüyüp bozularak kötü kokan, kokuşuk

KOKMUŞ : Turkish Turkish

yerinden kımıldamaya üşenen, tembel, miskin

KOKMUŞ : Turkish Turkish

kendini beğenmiş kimse; değersiz, önemsiz şey anlamlarında küçümseme sözü

KOKMUŞLUK : Turkish Turkish

kokmuş olma durumu

KÖKNAR : Turkish Turkish

çamgillerden, yüksek bölgelerde yetişen, iğneyaprakları kısa, yassı olan, reçineli ve kozalaklı bir orman ağacı (abtes)

KOKO : Turkish Turkish

kokain

KOKO : Turkish Turkish

yumurta akı ve hindistancevizi rendesiyle yapılmış bir tür beze

KOKOCU : Turkish Turkish

koka bağımlısı

KOKONA : Turkish Turkish

kokana