Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KOLALAYIŞ : Turkish Turkish

kolalamak eylemi ya da biçimi

KOLALI : Turkish Turkish

kolalanmış

KOLALI : Turkish Turkish

kolalanarak kullanılan

KOLALI : Turkish Turkish

ıçinde kola olan

KOLALI : Turkish Turkish

kolayla yapılan

KOLAN : Turkish Turkish

hayvanın semerini ya da eyerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan yassı kemer

KOLAN : Turkish Turkish

dokuma, deri, kenevir gibi maddelerden yapılan yassı ve enlice bağ

KOLAN : Turkish Turkish

yünden ya da ipekten yapılmış üzeri işli ince kuşak

KOLAN ÇEKMEK : Turkish Turkish

kayığı karadan halatla çekmek, yedekçilik etmek

KOLAN VURMAK : Turkish Turkish

salıncakta hızlanmak için ayakta durup vücudu büküp doğrultarak ileriye atılırcasına devinmek

KOLAN VURMAK : Turkish Turkish

hayvanın eyer ya da semerini kolana bağlamak

KOLANBALIĞI : Turkish Turkish

ilık denizlerde yaşayan mersinbalığı

KOLANCI : Turkish Turkish

kayığı karadan halatla çeken kimse, yedekçi

KOLANCILIK : Turkish Turkish

kolancı olma durumu ya da kolancının işi

KOLAY : Turkish Turkish

sıkıntı çekmeden, yorulmadan yapılabilen, emeksiz, zahmetsiz, "güç ve zor" karşıtı

KOLAY : Turkish Turkish

kolayca, sıkıntısız bir biçimde

KOLAY : Turkish Turkish

kolaylık

KOLAY DEĞİL : Turkish Turkish

elbette, tabii ki

KOLAY GELE! ( YA DA KOLAY GELSİN!) : Turkish Turkish

ir iş yapmakta olanlara söylenen iyi dilek sözü

KOLAY KOLAY : Turkish Turkish

(olumsuz tümcelerde) kolay bir yoldan, kolayca

KOLAYCA : Turkish Turkish

oldukça kolay olan: kolayca bir soru

KOLAYCA : Turkish Turkish

kolaylıkla, sıkıntı çekmeden

KOLAYCACIK : Turkish Turkish

çok kolay

KOLAYCACIK : Turkish Turkish

çok kolay bir biçimde

KOLAYCI : Turkish Turkish

ışin kolayına kaçan kimse