Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
MAĞARABİLİM : Turkish Turkish

konusu mağaraları, yeraltındaki uçurumları; yarıkları, oyukları, yeraltı akarsularını araştırmak ve incelemek olan bilim

MAĞARABİLİMCİ : Turkish Turkish

mağarabilimle uğraşan kimse

MAĞARACIL : Turkish Turkish

sürekli olarak mağaralarda yaşayan (organizma)

MAĞAZA : Turkish Turkish

yiyecek, giyecek, beyaz eşya vb. çeşitli tüketim maddelerinin satıldığı büyük dükkân

MAĞAZA : Turkish Turkish

eşya ve azık deposu

MAGAZİN : Turkish Turkish

çoğunluğu ilgilendirecek, çeşitli konulardan sözeden, bol resimli bir tür süreli yayın

MAĞDUR : Turkish Turkish

haksızlığa uğramış, kıygın

MAĞDURİYET, -Tİ : Turkish Turkish

kıygınlık, °mağdurluk

MAĞDURLUK : Turkish Turkish

kıygınlık, °mağduriyet

MAĞFİRET ETMEK : Turkish Turkish

irinin suçunu bağışlamak

MAĞFİRET,-Tİ : Turkish Turkish

irinin suçunu bağışlama, yargılama

MAĞFUR : Turkish Turkish

suçu bağışlanmış, yargılanmış

MAĞLUBİYET, -Tİ : Turkish Turkish

yenilme, yenilgi

MAĞLUP : Turkish Turkish

yenilen, yenik düşen

MAĞLUP ETMEK : Turkish Turkish

yenmek

MAĞLUP OLMAK : Turkish Turkish

yenilmek

MAGMA : Turkish Turkish

yerin içinde, sıvı ya da hamur kıvamında uçucu gazlarla doymuş olarak bulunan eriyik

MAGMATİK : Turkish Turkish

magmayla ilgili

MAĞMUM : Turkish Turkish

tasalı, üzgün

MAĞMUM : Turkish Turkish

(hava için) sıkıcı, kapanık

MAGNEZYUM : Turkish Turkish

atom numarası 12, atom ağırlığı 24,30, yoğunluğu 1,7 olan, gümüşrenginde, parlak bir alevle yanan, çok hafif bir element, simgesi mg

MAGNEZYUM KLORÜR : Turkish Turkish

hidratlı billurlar vererek billurlaşan, deniz suyunun damıtılmasıyla elde edilen madde, simgesi mgcl

MAGNEZYUM SÜLFAT : Turkish Turkish

enksiz, küçük iğneler biçiminde ve hidratlı olarak billurlaşan, deniz ve kimi madensularında bulunan madde, simgesi mgs

MAGNEZYUMLU : Turkish Turkish

magnezyum içeren (madde)

MAGRİ : Turkish Turkish

yılanbalığıgillerden, avrupa kıyılarında yaşayan, eti lezzetli büyük bir balık (conger conger)