Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
MEVKUFEN : Turkish Turkish

tutuklu olarak

MEVKUT, -TU : Turkish Turkish

süreli, °periyodik

MEVKUTE : Turkish Turkish

elli zamanlarda çıkan yayın, süreli yayın, °periyodik

MEVLA : Turkish Turkish

tanrı

MEVLASINI BULMAK : Turkish Turkish

istediğine erişmek: "arayan mevla'sını da bulur belasını da."
atasözü

MEVLEVİ : Turkish Turkish

mevlevilik tarikatına bağlı kimse

MEVLEVİLİK : Turkish Turkish

mevlana celalettin rumi'nin görüşlerine dayanan tarikat

MEVLİT : Turkish Turkish

doğma, doğum

MEVLİT : Turkish Turkish

hz. muhammed'in doğumunu, yaşamını anlatan mesnevi

MEVLİT : Turkish Turkish

u mesnevinin okunduğu dinsel tören

MEVLİTHAN : Turkish Turkish

mevlit okuyan kimse

MEVRUT : Turkish Turkish

gelen, gelmiş

MEVSİM : Turkish Turkish

yılın, güneşten ısı, ışık alma süresi ve dolayısıyla iklim koşulları bakımından farklılık gösteren dört bölümünden her biri, sürem, °sezon

MEVSİM : Turkish Turkish

kimi atmosfer olaylarının en çok belirdikleri zaman

MEVSİM : Turkish Turkish

herhangi bir ekimin yapıldığı ya da bir ürünün yetiştiği dönem

MEVSİM : Turkish Turkish

herhangi bir şeyin etkinlik dönemi, °sezon

MEVSİM : Turkish Turkish

yaşam bölümü

MEVSİMLİ : Turkish Turkish

"yersiz, gereksiz, zamansız konuşmak" anlamında "mevsimli mevsimsiz konuşmak" deyiminde geçer

MEVSİMLİK : Turkish Turkish

ılkbahar ve sonbaharda giyilen

MEVSİMLİK : Turkish Turkish

ir mevsim için, bir mevsim süresince

MEVSİMSİZ : Turkish Turkish

zamanı iyi seçilmemiş

MEVSİMSİZ : Turkish Turkish

uygun zamanı gelmeden olan ya da yapılan

MEVSUF : Turkish Turkish

nitelenmiş, nitelikleriyle belirlenmiş

MEVSUF : Turkish Turkish

(sıfat tamlamalarında) tamlanan

MEVSUK, -KU : Turkish Turkish

elgeye dayanan, doğru, doğruluğuna güvenilen