Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
MEYANE : Turkish Turkish

çorba gibi yiyeceklere lezzet kazandırmak için un ve yağla yapılan sos

MEYANELİ : Turkish Turkish

meyanesi olan

MEYANESİ GELMEK : Turkish Turkish

(helva vb. için) kıvamına gelmek

MEYANKÖKÜ, -NÜ : Turkish Turkish

fasulyegillerden, tatlı olan toprakaltı bölümleri hekimlikte ve serinletici içkilerin yapımında kullanılan, çok yıllık otsu bir bitki (glycyrrhiza glabra)

MEYDAN : Turkish Turkish

alan, °saha

MEYDAN : Turkish Turkish

yarışma ya da karşılaşma yeri

MEYDAN : Turkish Turkish

ulunulan yer ve çevresi, ortalık

MEYDAN : Turkish Turkish

fırsat, olanak ya da vakit

MEYDAN : Turkish Turkish

(mevlevi tekkelerinde) ayin yapılan yer

MEYDAN : Turkish Turkish

(ortaoyununda) oyun yeri

MEYDAN : Turkish Turkish

alan, °saha

MEYDAN : Turkish Turkish

yarışma ya da karşılaşma yeri

MEYDAN : Turkish Turkish

ulunulan yer ve çevresi, ortalık

MEYDAN : Turkish Turkish

fırsat, olanak ya da vakit

MEYDAN : Turkish Turkish

(mevlevi tekkelerinde) ayin yapılan yer

MEYDAN : Turkish Turkish

(ortaoyununda) oyun yeri

MEYDAN ALMAK : Turkish Turkish

gelişmek, yayılmak, geniş ölçüde olmak

MEYDAN ALMAK : Turkish Turkish

gelişmek, yayılmak, geniş ölçüde olmak

MEYDAN BULAMAMAK : Turkish Turkish

fırsat bulamamak

MEYDAN BULAMAMAK : Turkish Turkish

fırsat bulamamak

MEYDAN DAYAĞI : Turkish Turkish

ceza olarak açıkta ve kalabalık içinde suçlulara atılan dayak

MEYDAN DAYAĞI : Turkish Turkish

ceza olarak açıkta ve kalabalık içinde suçlulara atılan dayak

MEYDAN OKUMAK : Turkish Turkish

korkmadığını, çekinmediğini açıkça bildirmek, kavga ya da yarışmaya çağırmak

MEYDAN SAATİ : Turkish Turkish

halkın yararlabilmesi için alanlara konulan büyük saat

MEYDAN SAVAŞI ( YA DA MUHAREBESİ) : Turkish Turkish

ir savaşta, kesin sonuç almak için düşmana karşı bütün güçlerle yüklenilen ölüm kalım savaşı