Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
MEYHANECİ : Turkish Turkish

meyhane işleten kimse

MEYHANECİLİK : Turkish Turkish

meyhane işletme işi

MEYHANECİOTU, -NU : Turkish Turkish

çobandüdüğü

MEYİL VERMEK : Turkish Turkish

eğiklik sağlamak

MEYİL VERMEK : Turkish Turkish

sevmek, gönül vermek

MEYİL, -YLİ : Turkish Turkish

eğiklik, eğim, akıntı: balkonun meyli

MEYİL, -YLİ : Turkish Turkish

ir şeye duyulan yatkınlık, eğilim

MEYİL, -YLİ : Turkish Turkish

sevme, gönül verme

MEYİLLİ : Turkish Turkish

ir yana eğimi olan, eğik

MEYLETME : Turkish Turkish

meyletmek eylemi

MEYLETMEK : Turkish Turkish

eğilmek, yönelmek

MEYLETMEK : Turkish Turkish

ir şeyi sevmeye, yapmaya içten yönelmek, eğinmek

MEYMENET, -Tİ : Turkish Turkish

ıyi nitelik, uğur, °hayır, °bereket

MEYMENETLİ : Turkish Turkish

uğurlu, bereketli

MEYMENETSİZ : Turkish Turkish

uğursuz, bereketsiz

MEYMENETSİZ : Turkish Turkish

suratsız, kılıksız, huysuz, aksi (kimse)

MEYMENETSİZLİK : Turkish Turkish

uğursuzluk, kademsizlik, °şeamet, °nuhuset

MEYUS : Turkish Turkish

üzgün

MEYUS : Turkish Turkish

umutsuz, karamsar

MEYUS ETMEK : Turkish Turkish

üzmek

MEYUS OLMAK : Turkish Turkish

üzgün ve umutsuz bir duruma düşmek

MEYUSİYET, -Tİ : Turkish Turkish

umutsuzluk, karamsarlık

MEYVE : Turkish Turkish

itkilerde çiçeğin döllenmesinden sonra yumurtalığın gelişmesiyle oluşan ve tohumları taşıyan bitkisel organ

MEYVE : Turkish Turkish

kimi bitkilerin genellikle yenebilen ürünü

MEYVE : Turkish Turkish

ana babaya göre çocuk