Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
MİRAS : Turkish Turkish

ir kuşağın kendinden sonra gelen kuşağa bıraktığı şey

MİRAS YEMEK : Turkish Turkish

kendine kalıt kalmak

MİRAS YEMEK : Turkish Turkish

kendine kalan kalıtı tüketmek

MİRASA KONMAK : Turkish Turkish

ir kimseye önemlice bir kalıt kalmak

MİRASÇI : Turkish Turkish

kalıtçı. °varis

MİRASYEDİ : Turkish Turkish

kendisine önemli bir kalıt kalan, mirasa konan (kimse)

MİRASYEDİ : Turkish Turkish

çok savurgan (kimse)

MİRASYEDİLİK : Turkish Turkish

mirasyedi olma durumu ya da mirasyediye yaraşır davranış

MİRİ : Turkish Turkish

hükümetin, hazinenin malı olan, beylik

MİRİ : Turkish Turkish

devlet hazinesi

MİRİ KÂTİBİ : Turkish Turkish

osmanlı devletinde maliye ile halk arasındaki davalara bakan yargıç

MİRİ MALI : Turkish Turkish

devlet malı, hazine malı

MİRİCİ : Turkish Turkish

osmanlı maliyesinde, koyunları sayıp vergilerini toplayan görevli

MIRIK : Turkish Turkish

pislik, çamur, balçık

MIRIL MIRIL : Turkish Turkish

mırıldanarak

MIRILDAMA : Turkish Turkish

mırıldamak eylemi

MIRILDAMAK : Turkish Turkish

alçak ve güç anlaşılır bir sesle bir şeyler söylemek

MIRILDANIŞ : Turkish Turkish

mırıldanmak eylemi ya da biçimi

MIRILDANMA : Turkish Turkish

mırıldanmak eylemi

MIRILDANMAK : Turkish Turkish

alçak sesle kendi kendine bir şeyler söylemek

MIRILDANMAK : Turkish Turkish

alçak bir sesle şarkı söylemek

MIRILDANMAK : Turkish Turkish

ancak yanındakinin duyabileceği bir biçimde konuşmak

MIRILTI : Turkish Turkish

mırıldanırken çıkan ses

MİRİM! : Turkish Turkish

eyim, aziz dostum. arkadaşım anlamında seslenme sözü olarak kullanılır

MIRIN KIRIN : Turkish Turkish

ir isteği kabul etmeme nazlanma