Turkish
MUHTAR : Turkish Turkish
özerk, °otonom
MUHTAR : Turkish Turkish
(..) köy ya da mahallenin yasalarla belirtilmiş işlerini yürütmek için o köy ya da mahallede oturanların seçtikleri kimse: yılanların öcü'nde köy muhtarı çıkarcı biriydi.
MUHTARİYET, -Tİ : Turkish Turkish
özerklik
MUHTARLIK : Turkish Turkish
muhtarın görevi ya da orunu
MUHTARLIK : Turkish Turkish
muhtarın görevini yaptığı yer
MUHTASAR : Turkish Turkish
kısaltılmış olan, kısa; özet
MUHTASARAN : Turkish Turkish
kısaca, kısaltarak, özet olarak
MÜHTEDİ : Turkish Turkish
dönme
MUHTEKİR : Turkish Turkish
vurguncu, °spekülatör
MUHTEL, -LLİ : Turkish Turkish
düzeni bozulmuş, bozuk
MUHTELİF : Turkish Turkish
zıt, birbirini tutmayan
MUHTELİF : Turkish Turkish
türlü, çeşit çeşit, çeşitli
MUHTELİS : Turkish Turkish
eylik mal ya da parayı zimmetine geçiren, çalan
MUHTELİT, -Tİ : Turkish Turkish
karma, karışık
MUHTEMEL : Turkish Turkish
olası, olasılı, °mümkün
MUHTEMEL OLMAK : Turkish Turkish
umulmak, beklenmek
MUHTEMELEN : Turkish Turkish
umulur ki, beklenir ki, görünüşe bakılarak
MUHTEREM : Turkish Turkish
saygıdeğer, sayın
MUHTERİ : Turkish Turkish
yeni bir şey yaratan, °icat eden
MUHTERİ : Turkish Turkish
yalanlar uydurarak bir kimseye iftirada bulunan
MUHTERİS : Turkish Turkish
aşırı tutkulu olan kimse
MUHTERİZ : Turkish Turkish
çekingen
MUHTEŞEM : Turkish Turkish
görkemli, gösterişli, büyük ve göz alıcı, haşmetli: gemlik'e doğru denizle, muhteşem manzarayla karşılaşmıştık
MUHTEVA : Turkish Turkish
ıçerik
MUHTEVİ : Turkish Turkish
ıçine alan, içinde bulunduran
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani