Turkish
Turkish
MÜNADİ : Turkish Turkish
kamuya duyurulmak istenilen şeyleri yüksek sesle haber vermeyi iş edinmiş olan kimse
MÜNAFIK : Turkish Turkish
arabozan, bölücü, karıştırıcı, fesatçı, °müfsit
MÜNAFIKLIK : Turkish Turkish
arabozanlık
MÜNAKALAT, -TI : Turkish Turkish
ulaştırma
MÜNAKALE : Turkish Turkish
ulaşım
MÜNAKALE : Turkish Turkish
ir şeyi bir yerden bir yere aktarma
MÜNAKASA : Turkish Turkish
eksiltme
MÜNAKAŞA : Turkish Turkish
ir konu üzerinde ayrıntılı konuşma, tartışma
MÜNAKAŞA : Turkish Turkish
sert tartışma, ağız kavgası
MÜNAKAŞA ETMEK : Turkish Turkish
tartışmak
MÜNAKAŞA GÖTÜRMEMEK : Turkish Turkish
tartışmaya yer vermeyecek biçimde kesin olmak
MÜNASEBAT, -TI : Turkish Turkish
ılgiler, ilişkiler
MÜNASEBET ALMAK : Turkish Turkish
uygun düşmek, yakışmak
MÜNASEBET KURMAK : Turkish Turkish
iki şey arasında ilişki bulmak, yakınlık görmek
MÜNASEBET, -Tİ : Turkish Turkish
ılişik, ilişki, ilinti: onunla her tür münasebeti kesti
MÜNASEBET, -Tİ : Turkish Turkish
ıki şey arasındaki uygunluk
MÜNASEBET, -Tİ : Turkish Turkish
neden, °sebep, °vesile
MÜNASEBET, -Tİ : Turkish Turkish
cinsel ilişki
MÜNASEBETE GİRMEK : Turkish Turkish
tanışma yolu açmak, ilişki kurmak
MÜNASEBETİ DÜŞMEK : Turkish Turkish
sırası gelmek
MÜNASEBETİNİ GETİRMEK : Turkish Turkish
sırasını getirmek
MÜNASEBETİYLE : Turkish Turkish
dolayısıyla
MÜNASEBETLİ : Turkish Turkish
yakışık alan, akla uygun
MÜNASEBETLİ : Turkish Turkish
yakışık alan, uygun, ilişkili
MÜNASEBETLİ MÜNASEBETSİZ : Turkish Turkish
yakışık alsın almasın, yerli yersiz
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani