Turkish
NAFİZ : Turkish Turkish
sözü geçen, etkili olan
NAFTA : Turkish Turkish
petrolden 100 ile 250 °c'ler arasında damıtılan ürün
NAFTALİN : Turkish Turkish
madenkömürü katranının kuru kuruya damıtılmasından elde edilen, özel kokulu, beyaz,
158 yağunluğunda, 80°c'de ergiyen, 218°c' de kaynayan, suda ergimeyen, alkol, benzol ve eterde kolaylıkla eriyen antiseptik bir hidrokarbon
NAFTALİNLEME : Turkish Turkish
naftalinlemek eylemi
NAFTALİNLEMEK : Turkish Turkish
güveden korumak için yünlülerin üzerine ya da arasına naftalin koymak
NAFTALİNLENME : Turkish Turkish
naftalinlenmek eylemi
NAFTALİNLENMEK : Turkish Turkish
naftalin serpilmek, naftalin konulmak
NAĞME : Turkish Turkish
güzel, uyumlu ses, ezgi
NAĞME : Turkish Turkish
ezgi bölümü, nota
NAĞME : Turkish Turkish
irinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz
NAĞME YAPMAK : Turkish Turkish
ildiği bir şeyi hiç önemsemiyormuş gibi anlatmak
NAĞME YAPMAK : Turkish Turkish
ildiği bir şeyi bilmez görünmek
NAH KAFA : Turkish Turkish
akılsız anlamında alay yollu söylenir
NAHAK YERE : Turkish Turkish
haksız, gereksiz olarak, boş yere, boşuna
NAHAK, -KKI : Turkish Turkish
haksız, gereksiz
NAHAK, -KKI : Turkish Turkish
oşuna
NAHİF : Turkish Turkish
zayıf, cılız, çelimsiz
NAHIR : Turkish Turkish
sığır sürüsü
NAHIRCI : Turkish Turkish
çoban
NAHİV, -HVİ : Turkish Turkish
sözdizimi, °sentaks
NAHİYE : Turkish Turkish
ucak
NAHİYE : Turkish Turkish
ölge
NAHİYE : Turkish Turkish
civar, çevre
NAHOŞ : Turkish Turkish
hoş olmayan, hoşa gitmeyen, kötü, çirkin
NAİF : Turkish Turkish
güzel sanatların özellikle resim alanında kendi kendini yetiştirmiş sanatçı ya da onun yapıtı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani