Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
MÜZMİNLEŞTİRME : Turkish Turkish

süreğenleştirme

MÜZMİNLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

süreğenleştirmek

MÜZMİNLİK : Turkish Turkish

süreğenlik

MUZTAR : Turkish Turkish

ir işi yapmak zorunda kalan, zorunlu

MUZTAR KALMAK : Turkish Turkish

zorunda kalmak

N : Turkish Turkish

azot'un simgesi

N, N : Turkish Turkish

türk abecesinin on yedinci harfi. "ne" adı verilen bu ses, sesbilim bakımından dişeti ünsüzlerinin ötümlüsüdür

NA : Turkish Turkish

sodyum'un simgesi

NA, NAH : Turkish Turkish

ışte, al, bak!

NAAŞ, -A'ŞI : Turkish Turkish

ölen kimsenin vücudu, °ceset

NAAT, -A'TI : Turkish Turkish

ir şeyin niteliklerini övme

NAAT, -A'TI : Turkish Turkish

hz. muhammet'in niteliklerini övmek, ondan şefaat dilemek amacıyla yazılan kaside

NABIZ, -BZI : Turkish Turkish

yürek atımının kan basıncından dolayı atardamarlara kesik kesik atma duyumu veren yansıması

NABIZ, -BZI : Turkish Turkish

eğilim, düşünce, niyet: başbakan erken seçim konusunda toplumun ve milletvekillerinin nabzını yoklatıyormuş

NABZI DURMAK : Turkish Turkish

ölmek

NABZINI SAYMAK : Turkish Turkish

ir dakikadaki yürek vuruşunu saymak

NABZINI TUTMAK : Turkish Turkish

nabzını saymak için bileğini tutmak

NABZINI YOKLAMAK ( YA DA NABIZ YOKLAMAK) : Turkish Turkish

(bir kimsenin) niyetini, eğilimini anlamaya çalışmak

NACAK : Turkish Turkish

sapı kısa, küçük odun baltası

NAÇAR : Turkish Turkish

çaresi olmayan, çaresiz, umarsız

NAÇAR : Turkish Turkish

çaresiz olarak, zorunda kalarak

NAÇAR KALMAK : Turkish Turkish

ir çare, çıkar yol bulamamak

NAÇİZ : Turkish Turkish

değersiz, önemsiz

NAÇİZANE : Turkish Turkish

çok küçük, önemsiz bir şey olarak

NADAN : Turkish Turkish

ilgisiz, °cahil