Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ÖBEK : Turkish Turkish

irbirine benzer ya da aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım,küme, °grup

ÖBEK : Turkish Turkish

özne, yüklem ya da çeşitli tümleçlerle birlikte kullanılan sözcüklerin tümü

ÖBEK : Turkish Turkish

genel olarak yaş, yapı, uzay dağılımları ve hızları bakımından benzer özellik gösteren dizgelere ilişkin yıldızlar kümesi

ÖBEK ÖBEK : Turkish Turkish

yığın yığın; küme küme, toplu bir biçimde

OBELİSK, -Kİ : Turkish Turkish

dikilitaş

OBJE : Turkish Turkish

nesne

OBJEKTİF : Turkish Turkish

nesnel, °afaki

OBJEKTİF : Turkish Turkish

fotoğraf makinesi, mikroskop, dürbün gibi optik aygıtlarda, cisimlerden gelen ışınları alıp ekran üzerine yansıtan mercek ya da mercek dizgesi

OBJEKTİVİST : Turkish Turkish

nesnelci

OBJEKTİVİZM : Turkish Turkish

nesnelcilik

OBRUK : Turkish Turkish

ıçbükey, °mukaar, °konkav

OBRUK : Turkish Turkish

huni biçiminde çukur yer

OBSERVATUAR : Turkish Turkish

gözlemevi, °rasathane

OBSTRÜKSİYON : Turkish Turkish

engelleme

OBUA : Turkish Turkish

orkestrada yer alan çift kamışlı, tahta üflemeli çalgı

OBUACI : Turkish Turkish

obua çalan kimse

OBUR : Turkish Turkish

gereğinden çok yemek yiyen, doymak bilmeyen (kimse)

ÖBÜR : Turkish Turkish

"bu" adılıyla belirtilen bir şeyden sonra olan, öteki, °diğer

ÖBÜR : Turkish Turkish

(zaman için) önümüzdekinden bir sonraki

ÖBÜR : Turkish Turkish

"bu" adılıyla belirtilen bir şeyden sonra olan, öteki, °diğer

ÖBÜR : Turkish Turkish

(zaman için) önümüzdekinden bir sonraki

ÖBÜR DÜNYA : Turkish Turkish

öldükten sonra ruhun yaşayacağına inanılan âlem, °ahret

OBURCA : Turkish Turkish

doymak bilmezcesine, gereğinden çok (yiyen)

ÖBÜRKÜ : Turkish Turkish

öbürü

OBURLAŞMA : Turkish Turkish

oburlaşmak eylemi