Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
OCAKLI : Turkish Turkish

ocağı olan, içinde ocağı bulunan

OCAKLI : Turkish Turkish

ocaktan olan (yeniçeri)

OCAKLIK : Turkish Turkish

ir aileye, babadan oğula geçmesi için verilen (mülk)

OCAKLIK : Turkish Turkish

ateş yakılan yer, ocak

OCAKLIK : Turkish Turkish

ir yapının temelini ya da çatısını oluşturan büyük kereste, temel direği

OCAKLIK : Turkish Turkish

muftak

OCAKLIK : Turkish Turkish

aca

ÖCÜ : Turkish Turkish

umacı

ÖCÜGİBİ : Turkish Turkish

umacı gibi

OCUMAK : Turkish Turkish

korkmak, ürkmek, çekinmek

OD : Turkish Turkish

aşk ateşi

ÖD : Turkish Turkish

karaciğerin salgıladığı yeşil, sarı renkte acı sıvı, °safra

ÖD : Turkish Turkish

karaciğerin salgıladığı yeşil, sarı renkte acı sıvı, °safra

ÖD : Turkish Turkish

karaciğerin salgıladığı yeşil, sarı renkte acı sıvı, °safra

ÖD : Turkish Turkish

yanarken güzel koku veren bir ağaç, ödağacı

ÖD : Turkish Turkish

u ağacın kıyılmış parçalarından yapılan tütsü

ÖD KANALI : Turkish Turkish

karaciğer ve ödkesesi kanallarının birleşmesinden oluşan, safrayı bağırsağa veren kanal, °koledok

ÖD KANALI : Turkish Turkish

karaciğer ve ödkesesi kanallarının birleşmesinden oluşan, safrayı bağırsağa veren kanal, °koledok

ÖD KANALI : Turkish Turkish

karaciğer ve ödkesesi kanallarının birleşmesinden oluşan, safrayı bağırsağa veren kanal, °koledok

ÖD KESESİ : Turkish Turkish

ödkesesi

ÖD KESESİ : Turkish Turkish

ödkesesi

ÖD KESESİ : Turkish Turkish

ödkesesi

OD YOK OCAK YOK : Turkish Turkish

"çok yoksul" anlamında kullanılır

ODA : Turkish Turkish

evin ya da herhangi bir yapının oturmak, çalışmak, yatmak gibi işlere yarayan, banyo, salon, giriş vb. dışında kalan, bir ya da birden fazla çıkışı olan bölmesi, göz