Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ÖDENTİ : Turkish Turkish

dernek, kuruluş vb. üyelerinin dernek kasasına ödemeyi üstlerine aldıkları para, °aidat

ODEON : Turkish Turkish

eski yunan'da müzisyenlerin konser verdiği basamaklı yer

ÖDEŞ GÖDEŞ OLMAK : Turkish Turkish

ödeşmek

ÖDEŞME : Turkish Turkish

ödeşmek eylemi

ÖDEŞMEK : Turkish Turkish

irbirine olan borçları ödeyip, alacak verecek bırakmamak

ÖDETME : Turkish Turkish

ödetmek eylemi

ÖDETMEK : Turkish Turkish

ödemek eylemini yaptırmak

ÖDEV : Turkish Turkish

yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ya da yasa bakımından gerekli olan iş ya da davranış, görev, °vecibe. °vazife

ÖDEV : Turkish Turkish

öğretmenin öğrencilere verdiği ev çalışması, ev ödevi

ÖDEVBİLGİSİ : Turkish Turkish

herhangi bir meslekte bulunanların birbirleriyle ve başkalarıyla olan işlerinde tutmaları gereken yollar ve yerine getirmek zorunda bulundukları ödevler üzerinde duran bilgi, °deontoloji

ÖDEVCİL : Turkish Turkish

ödevine bağlı olan; ödevlerini yerine getirmeyi seven, °vazifeşinas

ÖDEVLİ : Turkish Turkish

ödev yüklenmiş olan, °vazifeli

ODİTORYUM : Turkish Turkish

dinleme salonu

ÖDKESESİ, -Nİ : Turkish Turkish

karaciğere yapışık, armut biçiminde, öd salgılayan küçük organ, °safrakesesi

ÖDLEK : Turkish Turkish

korkak, tabansız, yüreksiz

ÖDLEKÇE : Turkish Turkish

ödleğe yaraşır (bir biçimde)

ÖDLEKLİK : Turkish Turkish

ödlek olma durumu ya da ödlekçe davranış

ODORİMETRE : Turkish Turkish

kokuölçer

ODORİMETRİ : Turkish Turkish

kokuölçüm

ODSUZ : Turkish Turkish

ateşsiz

ODSUZ OCAKSIZ : Turkish Turkish

çok yoksul

ÖDÜ BOKUNA KARIŞMAK : Turkish Turkish

çok korkmak

ÖDÜ BOKUNA KARIŞMAK : Turkish Turkish

çok korkmak

ÖDÜ BOKUNA KARIŞMAK : Turkish Turkish

çok korkmak

ÖDÜ KOPMAK ( YA DA PATLAMAK) : Turkish Turkish

ansızın çok korkmak