Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ÖĞESEL : Turkish Turkish

öğeyle ilgili

OĞLAK : Turkish Turkish

zodyakta yay ile kova arasındaki burç, °cedi. à zodyak

OĞLAK : Turkish Turkish

keçi yavrusu

OĞLAK DÖNENCESİ : Turkish Turkish

güney yarıkürenin 23°27'lık enleminde, güneşin 23 aralıkta, öğle üzeri dimdik durduğu çember, kış dönencesi

OĞLAN : Turkish Turkish

erkek çocuk

OĞLAN : Turkish Turkish

yetişkin erkek

OĞLAN : Turkish Turkish

ıskambil kâğıtlarında genç erkek resimli kâğıt, bacak, °vale

OĞLAN : Turkish Turkish

cinsel bakımdan erkeklerin zevkine hizmet eden sapık erkek çocuk

OĞLANCI : Turkish Turkish

erkeklerle cinsel ilişki kuran eşcinsel aktif erkek, °luti, °kulampara

OĞLANCILIK : Turkish Turkish

oğlancı olma durumu, °kulamparalık

OĞLANLIK : Turkish Turkish

ebeklerde yüksek ateş nedeniyle baygınlık biçiminde beliren hastalık

OĞLANLIK TUTMAK : Turkish Turkish

oğlanlık nöbeti gelmek

ÖĞLE : Turkish Turkish

gün ortası

ÖĞLE PAYDOSU (TATİLİ YA DA DİNLENCESİ) : Turkish Turkish

çalışma yerlerinde öğle vaktinde yemek yeme, dinlenme gibi amaçlarla işi bir süre bırakma

ÖĞLEN : Turkish Turkish

öğle

ÖĞLEN : Turkish Turkish

meridyen düzlemi, °nısfınnehar

ÖGLENA : Turkish Turkish

tatlı sularda yaşayan, kamçı biçimindeki uzantısı ile devinen, mekik biçimindeki birgözeli

ÖGLENAGİLLER : Turkish Turkish

örnek hayvanı öglena olan kamçılı birgözeliler sınıfı

ÖĞLENCİ : Turkish Turkish

(ıkili öğretim yapan okulda) öğleden sonra ders gören (öğrenci), "sabahçı" karşıtı

ÖĞLENDE : Turkish Turkish

öğleyin

ÖĞLEÜSTÜ : Turkish Turkish

öğleye yakın bir zamanda

ÖĞLEYİN : Turkish Turkish

öğle vakti, öğle üzeri

ÖĞRENCELİK : Turkish Turkish

öğrenme amacıyla ilk yapılan iş

ÖĞRENCİ : Turkish Turkish

öğrenim görmek amacıyla herhangi bir öğretim kurumunda okuyan kimse, °talebe, °şakirt

ÖĞRENCİ : Turkish Turkish

ir bilim ya da sanat dalında bir öğretmenin ya da yetkilinin gözetimi ve yol göstericiliği altında belli bir konuda çalışan kimse