Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ÖLÇÜŞMEK : Turkish Turkish

yarışmak, °müsabaka yapmak

ÖLÇÜŞTÜRME : Turkish Turkish

ölçüştürmek eylemi

ÖLÇÜŞTÜRMEK : Turkish Turkish

ölçüşmek eylemini yaptırmak

ÖLÇÜŞTÜRMEK : Turkish Turkish

aradaki farkı bulmak için iki şeyi yan yana getirmek, karşılaştırmak, °mukayese etmek

ÖLÇÜSÜZ : Turkish Turkish

ölçülememiş, ölçüsü alınmamış olan

ÖLÇÜSÜZ : Turkish Turkish

pek çok, aşırı, gelişigüzel, rasgele

ÖLÇÜSÜZ : Turkish Turkish

nereye varacağı düşünülmeksizin, yerli yersiz

ÖLÇÜSÜZ : Turkish Turkish

ölçüsü olmayan, °vezinsiz

ÖLÇÜSÜZLÜK : Turkish Turkish

ölçüsüz olma durumu

ÖLÇÜT : Turkish Turkish

ir yargıya varmak ya da değer biçmek için başvurulan ilke, °kıstas, °mısdak, °kriter

ÖLÇÜYÜ KAÇIRMAK : Turkish Turkish

yiyip içmekte ya da davranışlarda aşırı gitmek

OLDU : Turkish Turkish

peki, evet, tamam

OLDU OLACAK : Turkish Turkish

"artık çekinilecek bir şey yok" anlamında kullanılır

OLDU OLACAK, KIRILDI NACAK : Turkish Turkish

her şey olup bitti, iş işten geçti

OLDU OLANLAR : Turkish Turkish

"hoş olmayan kötü birtakım olaylar oldu" anlamında kullanılır

OLDUBİTTİ : Turkish Turkish

aşkasına karışma fırsatı vermeden bir işi aceleye ve kargaşalığa getirip sonuca bağlama, olupbitti, °emrivaki

OLDUBİTTİYE ( YA DA OLUPBİTTİYE) GETİRMEK : Turkish Turkish

geri dönülmesi güç ya da olanaksız bir durum yaratmak, °emrivaki yapmak

OLDUKÇA : Turkish Turkish

yetecek kadar, epey, hayli

OLDUM BİTTİM (OLDUM OLASI YA DA OLDUM OLASIYA) : Turkish Turkish

kendimi bildiğimden beri

ÖLDÜRESİYE : Turkish Turkish

öldürürcesine

OLDURGAN : Turkish Turkish

geçişli değilken bir ek katılarak geçişli duruma getirilen (eylem)

OLDURMAK : Turkish Turkish

olmasını sağlamak

OLDURMAK : Turkish Turkish

olgunlaştırmak

ÖLDÜRME : Turkish Turkish

öldürmek eylemi

ÖLDÜRMEK : Turkish Turkish

ir canlının yaşamına son vermek