Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ÖLMEZ : Turkish Turkish

çok dayanıklı, kolay eskimeyen

ÖLMEZLEŞMEK : Turkish Turkish

ölümsüz duruma gelmek, ölümsüzleşmek

ÖLMEZLEŞTİRME : Turkish Turkish

ölmezleştirmek eylemi

ÖLMEZLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

ölümsüzleştirmek

ÖLMEZLİK : Turkish Turkish

ölmez olma durumu, ölümsüzlük

ÖLMEZOĞLU, -NU : Turkish Turkish

çok dayanıklı şeyler için söylenir

OLMUŞ : Turkish Turkish

olgunlaşmış, ergin

OLMUŞ : Turkish Turkish

oluşmuş

ÖLMÜŞ : Turkish Turkish

ölen, ölü olan

ÖLMÜŞ : Turkish Turkish

geçmişte ölen kimse

OLMUŞ ( YA DA PİŞMİŞ) ARMUT GİBİ ELİNE DÜŞMEK : Turkish Turkish

emeksiz ve zahmetsizce eline geçmek

OLSA OLSA! ( YA DA OLSUN OLSUN) : Turkish Turkish

son olasılık olarak, nihayet

OLTA : Turkish Turkish

genellikle, bir olta takımının ava hazır bütününe verilen ad

OLTA : Turkish Turkish

alık avlamakta kullanılan, ucuna çengelli iğne takılı, en çoğu at kuyruğu kılından olan ya da naylon tellerden yapılmış iplik

OLTA BALIĞI : Turkish Turkish

olta ile avlanan balık

OLTA TAKIMI : Turkish Turkish

olta iie balık avlamada kullanılan iğne, zoka gibi gereçlerin tümü

OLTACI : Turkish Turkish

olta vb. balık avı malzemesi satan kimse

OLTACI : Turkish Turkish

olta ile balık avlamada usta kimse

OLTAYA VURMAK : Turkish Turkish

(balık) oltaya takılmak

OLTUTAŞI : Turkish Turkish

karakehribar

ÖLÜ : Turkish Turkish

yaşamı sona ermiş olan, artık yaşamıyor olan

ÖLÜ : Turkish Turkish

sönük, güçsüz

ÖLÜ : Turkish Turkish

yaşanılmayan ya da çok durgun, hareketsiz

ÖLÜ : Turkish Turkish

ugün hiçbir ülkede konuşulmayan, yalnızca elde belgeleri bulunan (dil)

ÖLÜ : Turkish Turkish

sıcaklığı, canlılığı olmayan