Multilingual Turkish Dictionary Turkish

ONAYSIZ : Turkish Turkish

onaylanmamış, °tasdik edilmemiş

ÖNAZI : Turkish Turkish

memelilerde çenenin ön yan bölümünde tek köklü diş

ÖNBAĞIRSAK : Turkish Turkish

hayvanlarda embriyon ağzı ve sindirim boşluğunu oluşturan kalın deri kesimi

ONBAŞI, -YI : Turkish Turkish

erbaş aşamasının ilk basamağı

ONBAŞILIK : Turkish Turkish

onbaşı olma durumu, onbaşı aşaması

ÖNBELİRTİ : Turkish Turkish

elirtilerin ilk olarak belli olanı

ÖNBELLEK : Turkish Turkish

merkez birimin gereksinimi olabilecek düşük kapasiteli bellek

ÖNBİÇİM : Turkish Turkish

değişikliğe uğratılacak olan gerece verilen ilk biçim

ÖNBİLGİ : Turkish Turkish

herhangi bir konuda derinlemesine bir araştırma yapmadan sağlanan birtakım bilgiler

ÖNBİLİM : Turkish Turkish

dinsel inanışa göre tanrı'nın, gelecekteki her şeyi önceden bilmesi

ONCA : Turkish Turkish

ona göre, onun düşüncesince

ONCA : Turkish Turkish

o kadar

ONCACIK : Turkish Turkish

o denli az, azıcık, küçücük

ÖNÇALIŞMA : Turkish Turkish

ir çalışmaya başlayabilmek için yapılması gereken hazırlık

ÖNCE : Turkish Turkish

ılk olarak, başlangıçta

ÖNCE : Turkish Turkish

(zaman anlatan sözcüklerden sonra getirilerek)
..kadar zamanın geçmiş bulunduğunu anlatır

ÖNCE : Turkish Turkish

çıkma durumundaki adıl ya da adlardan sonra kullanılarak yerde ya da zamanda önde bulunulduğunu anlatır

ÖNCE : Turkish Turkish

aştaki, geçmişteki bölüm, geçmiş zaman

ÖNCE CAN SONRA CANAN : Turkish Turkish

insanların bencil olduklarını, önce kendilerini, sonra yakınlarını ve sevdiklerini düşündüklerini belirtir

ÖNCECİLİK : Turkish Turkish

irşeyi başkalarından önce yapma eylemi, °inisiyatif

ÖNCEDEN : Turkish Turkish

aşlarken, başlangıçta, daha önce, evvelce

ÖNCEKİ : Turkish Turkish

önce olan, °evvelki, °mukaddem °sabık

ÖNCEL : Turkish Turkish

ir görevde, meslekte kendinden önce yerini tutmuş olan kimse, °selef, "ardıl" karşıtı

ÖNCEL : Turkish Turkish

izden önce yaşamış olanlar

ÖNCEL : Turkish Turkish

sonucun çıkarıldığı önerme ya da önermeler