Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ÖNE DÜŞMEK : Turkish Turkish

kılavuzluk etmek

ÖNE SÜRMEK : Turkish Turkish

(birini) ilkin eyleme geçmesi için önermek

ÖNE SÜRMEK : Turkish Turkish

üzerinde görüşülsün diye bir düşünce söylemek

ÖNE SÜRMEK : Turkish Turkish

kabul edilmesini önermek

ÖNE SÜRMEK : Turkish Turkish

ileri sürmek

ONEJİT : Turkish Turkish

hidratlı doğal oksit

ÖNEK : Turkish Turkish

kimi yabancı dillerde sözcük kökünün önüne gelerek sözcüğe belirli bir anlam katan ek

ÖNEKİM : Turkish Turkish

kimi bitkilerin sağlıklı olup olmadığını denemek amacıyla önceden yapılan ekim

ÖNEL : Turkish Turkish

ir işin tamamlanması için tanınan ek süre, °mehil

ÖNEL : Turkish Turkish

ış sözleşmesine göre işçinin işten çıkarılması durumunda tanınan süre

ÖNEM : Turkish Turkish

ir şeyin nitelik ya da nicelik bakımından değeri olma durumu, °ehemmiyet

ÖNEM VERMEK : Turkish Turkish

değer vermek, önemli saymak

ÖNEMLİ : Turkish Turkish

önemi olan, °mühim, °ehemmiyetli

ÖNEMLİLİK : Turkish Turkish

önemli olma durumu

ÖNEMSEME : Turkish Turkish

önemsemek eylemi, °mühimseme

ÖNEMSEMEK : Turkish Turkish

önemli saymak, önem vermek, °mühimsemek

ÖNEMSENİŞ : Turkish Turkish

önemsenmek eylemi ya da biçimi

ÖNEMSENME : Turkish Turkish

önemsenmek eylemi

ÖNEMSENMEK : Turkish Turkish

önem verilmek, üzerinde durulmak

ÖNEMSETMEK : Turkish Turkish

önemsenmesini sağlamak, önemli olduğunu kavratmak

ÖNEMSEYİŞ : Turkish Turkish

önemsemek eylemi ya da biçimi

ÖNEMSİZ : Turkish Turkish

önemi olmayan, saçma, °ehemmiyetsiz

ÖNEMSİZLEŞME : Turkish Turkish

önemsizleşmek eylemi

ÖNEMSİZLEŞMEK : Turkish Turkish

giderek önemini yitirmek, hiçbir önemi kalmamak

ÖNEMSİZLEŞTİRME : Turkish Turkish

önemsizleştirmek eylemi