Turkish
ONURSAL : Turkish Turkish
saygı için verilen ya da övünç için kabul edilen (başkanlak, üyelik, profesörlük gibi san), °fahri
ONURSAL BAŞKAN : Turkish Turkish
ir kuruluşa onur vermek için sorunsuz olarak başkan seçilen kimse
ONURSAL ÜYE : Turkish Turkish
ir kuruluşa onur vermek için kayıtlı kimse
ONURSUZ : Turkish Turkish
onuru olmayan ya da onura aykırı davranışlarda bulunan, °şerefsiz, °haysiyetsiz
ONURSUZCA : Turkish Turkish
onursuz bir biçimde
ONURSUZLUK : Turkish Turkish
onursuz olma durumu, °şerefsizlik
ONURUNA DOKUNMAK : Turkish Turkish
(birinin) gururunu, haysiyetini incitmek
ONURUNA YEDİREMEMEK : Turkish Turkish
ir kimse, kendine duyduğu saygıyla bağdaşmayan ve onur kırıcı olay ya da davranışlar karşısında tepkide bulunmak
ÖNUYUM : Turkish Turkish
ir canlı varlığın belli bir ortama kendini uydurma yatkınlığı
ÖNVURGU : Turkish Turkish
yer adlarında, belirteç, bağlaç ve ünlem olarak kullanılan kimi sözcüklerde, ilk hecede bulunan vurgu
ÖNYAPI : Turkish Turkish
ir yapının ön cephesinde dışarı taşan çıkıntılı bölüm
ÖNYARGI : Turkish Turkish
ir kimse ya da bir şeyle ilgili olarak belirli koşul; olay ya da görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu ya da olumsuz yargı, peşin yargı, °peşin hüküm
ÖNYARGILI : Turkish Turkish
önyargıları olan, önyargı ile karar veren
ÖNYARGISIZ : Turkish Turkish
önyargıya dayanmayan ya da önyargıları olmayan
ÖNYIKAMA : Turkish Turkish
yıkama makinesinin programında kaba kiri almaya yarayan ilk evre
ÖNYUTAK : Turkish Turkish
öceklerde ağzın alt bölümü
ÖNYÜZ : Turkish Turkish
ir yapının, bir şeyin öne bakan yanı, °cephe
ÖNYÜZ : Turkish Turkish
ir kâğıdın, kartonun işlemden geçirilmiş yüzü
ÖNYÜZBAŞI, -YI : Turkish Turkish
kıdemi iki rütbe artırılmış yüzbaşı
OOGON : Turkish Turkish
ıçinde dişi gametlerin oluştuğu kimi mantar ya da suyosunları
OOLİT, -Tİ : Turkish Turkish
alık yumurtasına benzer taneciklerden oluşmuş kalker
OOSFER : Turkish Turkish
( oon yumurta, sphaira toparlak) dirb. bitkilerde erkek gamet tarafından döllenerek yumurtayı oluşturan dişi gamet
OOSİT, -Tİ : Turkish Turkish
( oon yumurta, kutos göze) dirb. büyüme evresini tamamlamış, fakat henüz döllenebilecek duruma gelmemiş dişi gamet
ÖP BABANIN ELİNİ : Turkish Turkish
eklenmedik, elverişsiz bir durum karşısında "şimdi ne olacak?" anlamında kullanılır
OPAL, -Lİ : Turkish Turkish
silis grubundan değerli bir mineral; silisin hidratlı ve jelatinli bütün türlerini kapsar, panzehir taşı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani