Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
OTURAKLILIK : Turkish Turkish

oturaklı davranış, ağırbaşlılık, oturmuşluk

OTURMA : Turkish Turkish

oturmak eylemi

OTURMA : Turkish Turkish

(kısa süre ile) konukluğa gitme

OTURMA GREVİ : Turkish Turkish

ir isteği gerçekleştirmek amacıyla, işçilerin işyerinden ayrılmaksızın görev yapmaktan kaçınmaları

OTURMA ODASI : Turkish Turkish

ev halkının oturması için ayrılmış oda

OTURMAK : Turkish Turkish

vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek

OTURMAK : Turkish Turkish

u biçimde yerleştiği yerde kalmak

OTURMAK : Turkish Turkish

uygun gelmek

OTURMAK : Turkish Turkish

ir yerde sürekli olarak kalmak, °ikamet etmek

OTURMAK : Turkish Turkish

hiçbir iş yapmadan boş vakit geçirmek, boş durmak

OTURMAK : Turkish Turkish

(toprak ya da yapı için) çökmek, aşağı inmek

OTURMAK : Turkish Turkish

iriyle beraber yaşamak

OTURMAK : Turkish Turkish

ir işi yapmakta olmak, bir işe başlamak üzere olmak

OTURMAK : Turkish Turkish

mal olmak

OTURMAK : Turkish Turkish

yer almak, geçmek

OTURMAK : Turkish Turkish

enimsenmek, yerleşmek, kökleşmek

OTURMAK : Turkish Turkish

elli bir yörüngede dönmeye başlamak

OTURMAK : Turkish Turkish

(sıvı tortuları için) dibe çökmek, dipte toplanmak

OTURMAK : Turkish Turkish

herhangi bir durumda belli bir süre kalmak

ÖTÜRMEK : Turkish Turkish

(hayvan ya da insan) ıshal olmak

OTURMUŞ : Turkish Turkish

yerleşik, yerleşmiş, güçlenmiş

OTURMUŞLUK : Turkish Turkish

oturmuş olma durumu

OTURMUŞLUK : Turkish Turkish

enimsenmiş, yerleşmiş olma durumu

OTURTMA : Turkish Turkish

oturtmak eylemi

OTURTMA : Turkish Turkish

halka halka kesilmiş patates, patlıcan, kabak gibi sebzelerden yapılan bir çeşit kıymalı yemek